banner171

AK PARTİ’DE BÜTÜNLÜK

Merhaba sevgili okurlar.
Geçtiğimiz hafta ülke gündemini oldukça meşgul eden “Cinsel istismar yasa tasarısı” hakkında bir iki kelam etmeden olmaz. Hatta bu kelamların içerisinde mensubu olmaktan son derece onur ve gurur duyduğum Ak Parti’ye eleştirilerin olacağını da şimdiden söylemem gerekir.

Adı Leyla Tan.
Erken yaşta (hem kendisi hem de eşi) evlenerek yuva kuran bu kadıncağızın derdi dağlardan büyük. Kolay olmasa gerek, mutlu bir aile hayatı içindeyken üstüne üstlük bu mutluluk 2 çocuk ile de taçlandırılmışken, aradan geçen 8 koca yıldan sonra resmi bir işlem için gittikleri yerde kocasının yakalanması ve akabinde cinsel istismar suçundan 2 yıldır da cezaevinde bulunması. 2 çocuğu ile ortada kalan Leyla Tan, bir an önce eşinin hapisten çıkmasını bekliyor.

 
Leyla Tan ve çocukları gibi yaklaşık 3000 aile aynı bu şekilde bir mağduriyet içinde. Onların ki ister kabul edin ister etmeyin erken yaşta birbirlerini severek aile kurmuş gençlerin dramı olmuş durumda. Hoş , kimin ailesinde 18 yaşın altında evlenmiş biri yok ki? Mutlaka vardır, zira kültür deyin, gelenek deyin ,örf yada anane deyin , ne derseniz deyin fakat bizim genlerimizde olan bir olgu. Bakınız olay demiyorum, olgu. Çünkü tarih boyunca süregelen bir davranış biçimi haline gelmiş. Bugün dahi özellikle doğu bölgelerimizde yaşanmaya devam ediyor. 
Gelelim meşhur yasa değişikliği ve yansımalarına. Allah aşkına biri bana söyleyebilir mi, neden bu halisane niyetli değişiklik yangından mal kaçırır gibi değil de, adam akıllı ve tutarlı bir dille gündeme getirilmedi? Çok mu zordu birkaç milletvekilinin Leyla Tan ve ona benzer mağdurları yanlarına alarak ekranlara çıkması ve durumlarını anlatarak bu değişikliğe zemin hazırlanması? Ki komisyon raporlarını okuduğumuzda sadece Ak Parti değil CHP milletvekillerinin de konu hakkında olumlu beyanları olduğunu görüyoruz. O zaman sıkıntı nerede? Sıkıntı kendini ifade edememekte. İşte bende bu duruma fena halde içerlemiş durumdayım. Neden derseniz..

Yaklaşık 15 yıldır iktidarda olan bir parti ve yöneticileri artık yönetim konusunda, ülkenin milli-manevi değerleri ve sinir uçları konusunda, neyi ne zaman nasıl konuşulup gündeme getirilmesi hususunda uzman olmalı.  Böyle bir değişiklik ihtiyacı doğduğunda genelden yerele teşkilatlara anlatılsa, gerekli bilgiler verilse, amaçlanan şeyin ne olduğu konusunda hemfikir kalınsa, eleştirilere yapıcı tepki verip gereğini yapsa daha güzel olmaz mıydı? Muhalefet partisinin art niyet kokan ve “işte bir açıklarını yakaladık hadi buradan vuralım” tarzında yaklaşımları sonucunda özellikle sosyal medyada algı tam tersine döndü. Ve üzülerek ifade etmek istiyorum ki bende dahil olmak üzere bütün Ak Partililer gece yarısı paylaşılan yasada değişiklik yazısı sonucunda durumu öğrenmiş oldular. Önce nedir ne değildir onu araştırmak zorunda kaldık , ondan sonra da partimizi savunabilmek adına çeşitli paylaşımlarda bulunduk. Özellikle Adalet Bakanımız Bekir Bozdağ’ın yazdıklarını her yerde dillendirdik ama ortalık karışmıştı bir kere. 

O kadar hayati süreçler ve durumlarla karşı karşıya olduğumuz şu günlerde yapılan bu aceleci ve acemice davranışın sonuçları azımsanacak kadar küçük olmayacaktır. Bu değişiklik talebinin  akabinde  ülkenin yarısından fazlasının dahil olduğu sağ cenaha vurulmak istenen aşağılık damgalar , bir kısım art niyetli işbirlikciler sayesinde tavan yaptı. Bu hak nasıl ödenir bilinmez. Sümeyye Erdoğan’ın başını çektiği KADEM açıklamasın ne diyor bakın ; 
Düzenlenmekte olan tasarıda; “failin” tanımının yeterince anlaşılır ve kamu vicdanını rahatlatacak nitelikte yapılmamış olması en büyük eksikliklerden biri olarak görünmektedir. Keza tasarının bu haliyle yasalaşması durumunda cinsel istismar suçunu işleyenlerin, güç, nüfuz vb. imkânlar ile mağduru ve çevresini etki altına alması ve mağdur ile evlenme yoluna giderek serbest kalmasının önü açılacaktır. Öte yandan mağdurun ise, bu baskı altında erken yaşta zorla evlilik yapması ve bu evliliği sürdürmeye mecbur kalması kuvvetle muhtemeldir. Yine bu tasarı ile suça azmettiren veya işlenişine yardım edenler hakkında görülen davaların af ile sonuçlanacak olması ve yasanın yürürlük süresinin belirlenmemiş olması da tasarının sakıncalarındandır.

Ya konuşmamış olsaydı KADEM?  Ya fikrini beyan etmeseydi Cumhurbaşkanımız? O zaman mecliste bulunan milletvekili sayısına güvenerek yine de oylamaya sunar mıydı Ak Parti? Biz en iyisi cevabını alamayacağımız sorularla uğraşmayalım ve  Ak Partili kurmayların böyle bir hatayı bir daha yapmaması için de özellikle BÜTÜNLÜK konusuna biraz daha dikkat etmelerinin gerektiğini anlamalarını ümit ederek geleceğe bakalım.
YORUM EKLE

banner208

banner148

banner150

banner153