Dünya tarihinin en büyük devletlerinden biri olan Osmanlı Devleti’nin 717. Kuruluş yıldönümü dolayısıyla bir mesaj yayınlayan Başkan Usta, şu ifadeleri kullandı:

“Sevgili Gaziosmanpaşalı Hemşehrilerim,

Osmanlı’dan günümüze tevarüs eden medeniyet şuuru ve büyük millet tasavvuru, bizleri her an teyakkuz halinde olmaya ve bu mirasın gereğini yerine getirmeye mecbur kılıyor. Bu sorumluluğumuz gereği, yürüttüğümüz her işi ve ele aldığımız her projeyi muasır medeniyetler seviyesinde gerçekleştirebilme gayretiyle çalışıyoruz.

Sizlerin teveccüh gösterdiği Büyük Türkiye vizyonumuzun temellerinin kadim tarihimize dayandığını biliyor, geçmişimizle kurduğumuz tüm köprülerin bizlerin yarınlara uzanan güçlü ve istikrarlı rotamızı çizdiğini görüyoruz. Bu bağlamda tarihi verilere dayanarak Osmanlıyı anlayamaya ve mirasını yaşatmaya çalışıyoruz.

Devleti Aliyye adıyla 3 kıtaya hâkim, cihangirane bir devlet gücüne ulaşmış Osmanlı Beyliği’nin 600 yıllık varlığını nasıl koruyabildiğini anlamak ve yarınımızı inşa edebilmek için kuruluş sürecini ve bu dönemin koşullarını layıkıyla idrak etmeliyiz. 

Büyük Selçuklu Devleti’nin Anadolu’nun Türkleştirilmesi politikalarına karşı Bizanslılar sınır boylarında konuşlanmak üzere uç teşkilatları kuruyordu. Bu savunma hattına karşı Selçuklu Devleti de göçebe Türkmen aşiretlerini sınır bölgelerinde iskâna tabi tutuyor ve bu uygulama ile sınır bölgelerinin güvenliği sağlanıyordu. Aynı zamanda fetihler yoluyla Anadolu’nun Türkleştirilmesi de hızlandırılıyordu.

Dönemin siyasi konjonktürünü doğru okuyan başta Ertuğrul Gazi ve Osman Gazi olmak üzere Osmanlı beyleri sınır boyu koşullarını çok iyi değerlendirerek hem diğer aşiretlerin kendilerine teveccühünü sağlamış, hem de adaletli bir yönetim anlayışıyla etraflarına itimat ve güven telkin etmişlerdir.

Alparslan ile başlayan Anadolu’nun Türkleşmesinden itibaren siyasi, askeri, sosyal, kültürel ve iktisadi alanlarda büyük gelişmeler gösteren Türklerin bu birikimi Anadolu Selçuklu Devleti eliyle bir araya toplanmış ve Osmanlı beyliğinin bu mirasa sahip çıkmasıyla da günümüze kadar sürdürülmüştür.

Orhan Gazi, babasından devraldığı Beyliğin kurumlarını teşkilatlandırırken Selçuklu yönetim anlayışını model alarak kadim Türk devlet geleneğinin ve birikiminin Devleti Aliyye bünyesinde yeniden hayat bulmasını ve köklü bir medeniyetin doğmasını sağlamıştır.

Bizler, Anadolu coğrafyasında bin yılı aşkın zamandır belirleyici unsur olmuş, bu toprakları vatan edinmiş, köklü devlet geleneğine sahip bir milletin varisleriyiz. Devleti Aliyye eliyle tesis edilen ve Osmanlı Medeniyeti adıyla anılan bu büyük mirasın sorumluluğunu üzerimizde taşıyoruz.

Yahya Kemal Beyatlı’nın dizelerinden seslendiği gibi “Ben de bir varisin olmakla bugün mağrurum” hissiyatıyla, bize bu mirası bırakan başta Ertuğrul Gazi ve o sancağı elinden düşürmeyen 36 Osmanlı Sultanını gururla ve özlemle anıyoruz.”