banner171

Başbakan Ahmet Davutoğlu Maltepe mitinginde konuştu

Başbakan Ahmet Davutoğlu AK Parti'nin Büyük İstanbul Mitingi kapsamında Maltepe'de milyonlara seslendi. Davutoğlu ' Hedefleri paralel çeteyle 4'lü koalisyon kurup bizi engellemek. Yani 4 yanlış bir araya gelecek. 1 doğruyu AK Parti'yi götürecek. AK Parti 4 yanlışı götürecek. ' dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu Maltepe mitinginde konuştu
 AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Biz diyoruz ki 'iktidar olacağız.' Niye olmak istiyoruz? Millete hizmet etmek için. Onlar diyor ki 'biz sizi engelleyeceğiz'. Aradaki fark ne biliyor musunuz? Biz siyasetin öncüsüyüz, öznesiyiz. Bizim iddiamız var, bizim hedeflerimiz var. Onlar ise siyasetin nesnesi. Bizim arkamıza takılıp nal toplamaktan başka yaptıkları bir iş yok" dedi.
Davutoğlu, AK Parti İl Başkanlığı'nca Maltepe Etkinlik alanında düzenlenen "Büyük İstanbul Mitingi"nde sözlerine, "İstanbul'u müjdeleyen o yüce Peygambere Salat-ü Selam olsun. O müjdeyle bu mekanı şereflendiren Ebu Eyyüb el-Ensari'ye selam olsun. Müjdeyi hak etmek için 'Ya İstanbul beni alır ya ben İstanbul'u' diyen Fatih Sultan Mehmet Han'a selam olsun. İstanbul'u yedi iklime merkez kılan Osmanlı Sultanlarına, Nizam-ı Alem Sultanlarına selam olsun. İstanbul'u çil çil kubbelerle, mescidlerle bezeyen imarımızın üstadı Mimar Sinan'a selam olsun" diyerek başladı.

Şair Nedim'in "Bu şehr-i İstanbul ki bi misl ü behadır / Bir sengine yek pare Acem mülkü fedadır" dizelerini aktaran Davutoğlu, "Şair Nedim'e selam olsun. Sömürgeciler, İslam dünyasına geldiğinde bu diyarı, bu mekanı bütün mazlumların yöneldiği Dersaadet yapan Sultan Abdülhamit Han'a selam olsun. Düşman işgale geldiğinde, gemiler, düşman gemileri İstanbul önlerine geldiğinde 'Geldikleri gibi giderler' diyen Gazi Mustafa Kemal'e ve istiklal şehitlerine selam olsun. İstiklal Marşımızın şairi Mehmet Akif Ersoy'a selam olsun. Manevi üstadlarımıza selam olsun. Bu topraklarda Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandıran daha sonra da hemen önünüzde Yassıada'da şehadete yürüyen Adnan Menderes'e selam olsun. Milletin adamlarına selam olsun. Türkiye'de demokrasi mücadelesiyle ilk sivil cumhurbaşkanımız olan Turgut Özal'a, 28 Şubat'ın savunan adamı, liderimiz rahmetli Necmettin Erbakan Hocamıza selam olsun. Selam olsun bu zor günlerde, bu topraklarda vicdanı, imanı hakim kılmak için büyük bir gayretle tek parti zulmüne direnmiş bütün manevi üstatlara Mehmet Efendi, Sami Efendi Hz., Mahmut Efendi'ye selam olsun. İstanbul deyince aşkla, şevkle, muhabbetle andığımız bu şehrin kaderini değiştiren, bu şehre belediye başkanı olduktan sonra bu şehrin her bir köşesine mührünü vuran kurucu genel başkanımız, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a selam olsun" diye konuştu.

- "BİZİM İÇİN HER YER TÜRKİYE"

Davutoğlu, bütün bu yolda Kurucu Genel Başkan Erdoğan ile yürüyen, şimdi de kendisiyle dava arkadaşlığı yapan herkesi selamlayarak, "İstanbul bizim için bir aşktır, bir sevdadır. Bunu herkes bilir. Çocukluğumuz Fatih sokaklarında geçti. Adım adım öğrendik İstanbul'un yollarını, manevi dergahlarını" dedi.

Daha sonra okuduğu lise dolasıyla İstanbul'un kalbinde, Babıali'de, İstanbul Lisesi'nde bulunduğunu, Divan Yolu'nda, sahaflarda Osmanlı mirasını gördüğünü, her bir taşını ezberlediğini, her bir taşına aşık olduğunu belirten Davutoğlu, "İstanbul'a benim en büyük hocama selam olsun" ifadesini kullandı.

Başbakan Davutoğlu, İstanbul'un tarihin özeti olduğunu anlatarak, şöyle devam etti:

"Bizi öğrenmek isteyen, İstanbul'a bakacak. İstanbul, bizim kimliğimizin özetidir. Bizi görmek isteyen, İstanbul'a bakacak. İstanbul bizim milletimizin hülasasıdır. Bizi anlamak isteyen, İstanbul'a bakacak. İşte İstanbul. Bir mahşeri kalabalık içinde, bir mahşeri topluluk olarak, yeniden AK Parti'ye, bizim kutlu yürüyüşümüze sahip çıkıyor İstanbul, sana teşekkür ediyorum, seni selamlıyorum İstanbul. Bu benim 41. mitingim. 40 mitingi geride bıraktık. Önümüzde 40 miting daha var. Planlarken dedim ki 'Arkadaşlar, 41. mitingi İstanbul'da yapacağız'. İşte 41. mitingin 41 kere maşallah topluluğu yüce albayrağımızı açıyor. Şahit olsunlar. Düşünün ve bilin ki aramızdaki fark budur, diğer siyasi partilerle fark budur. Biz son iki hafta içinde Erzurum'da da bu bayrağı dalgalandırdık. Bitlis'te de Muğla'da da Aydın'da da Rize'de de ülkenin her bir köşesinde albayrağı dalgalandırdık. Ama onlar sadece belli bölgelere giderler. Biz bu bayrağı dünyanın her bir köşesinde dalgalandırdık. Çünkü bizim için her yer Türkiye. Onun için şimdi soruyorum, Erzurum burada mı? Hakkari burada mı? Edirne burada mı? Rize burada mı? Muğla burada mı? Konya burada mı? Kayseri burada mı? Türkiye'nin her köşesi burada mı? Ve dahi, Üsküp, Saraybosna, Filistin, Kerkük burada mı? Bugünlerde demokrasi mücadelesi veren Kahire burada mı? İşte davamızın adı budur. Biz her yerde aşkla, sevdayla bu albayrağı dalgalandırıyoruz."

- "DÖRTLÜ BİR KOALİSYONLA AK PARTİ'Yİ ENGELLEMEYE ÇALIŞIYORLAR"

Davutoğlu, 2-3 haftadır sürekli olarak muhalefet liderlerine, "Madem ki millete hizmet etme iddiasındasınız, eğer millet size emaneti tevdi etmezse, yani seçimi kazanamazsanız, birinci parti olamazsınız istifa etmeye hazır mısınız?" diye sorduğunu ancak cevap gelmediğini söyledi.

"Ama ben söylüyorum, Aziz istanbul, son 3 genel seçimde bize emaneti veren İstanbul yanımızda mısınız? Arkamızda mısınız? Önümüzde misiniz? Onun için diyorum ki biz iktidar olamazsak ben bu görevi başka bir asıl arkadaşıma devrederim. Fark ne biliyor musunuz?" diyen Davutoğlu, çünkü kazanacaklarını bildiklerini, İstanbul'un desteğinin, duasının arkalarında olduğunu kaydetti.

Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ama böyle deyince Kılıçdaroğlu ne dedi? Yine de yuhalamayın, vakti gelince dersini sizden alacak. Daha çok şey soracağız ona, çok şey. Diyor ki 'Oyumu muhafaza edersem istifa etmem.' Yani bütün derdi yüzde 25'lerde, 24'lerde kalmak. Devlet Bahçeli de dedi ki 'Eğer oy kaybetmezsen başarılı sayılırım.' HDP'nin eş başkanı diyor ki 'Barajı geçersem başarılı sayılırım.' Hiçbirisi 'iktidar olurum' diyemiyor. Çünkü millete güvenmiyorlar. Peki ne yapmak istiyorlar? Üçü ve arkalarındaki paralel çete bir araya gelip, dörtlü bir koalisyonla AK Parti'yi engellemeye çalışıyorlar. Be ey gafiller. İstanbul bizim arkamızdayken bizi engelleyebilirler mi? Biraz sonra tek tek hangi zorluklardan geçtiğimiz paylaşacağım sizlerle. Allah aşkına milleti arkasına alanları durdurabilirler mi? 7 Haziran'da bunlarda bir ders verecek miyiz? İstanbul, 7 Haziran'da yeni bir fethe hazır mıyız? Niye böyle diyorlar biliyor musunuz? Onların akıl hocaları, yurt dışındaki akıl hocaları, işbirlikçileri diyor ki (AK Parti'yi durdurun, engelleyin)"



AK PARTİ 4 YANLIŞI GÖTÜRECEK

Dün Bursa'da da üniversite sınavlarında dört yanlışın bir doğruyu götürdüğünü zikrettiğini aktaran Davutoğlu, "Biz de diyoruz ki burası siyaset meydanı. Burada üniversite sınavı değil, siyaset sınavı var. Burada bir doğru dört yanlışı götürür. Bir doğru hangisi? Elif gibi duran AK Parti" dedi.

Davutoğlu, dört yanlışın ise CHP, MHP, HDP ve Paralel Yapı olduğunu dile getirerek, "Peki dört yanlış... CHP milletle kavgalı bir parti. HDP, 'Kudüs Yahudilerin kutsal mekanıdır' diyecek kadar tarih cahili, kültür, kimlik yoksunu birisi. MHP? Öbür tarafta 2002'de koltuğu dönem bitmeden terk etmiş, şimdi tekrar koltuk talep ediyor. Bu millet kendisine tevdi edilen emaneti bırakıp kaçanlara, bir daha emanet verir mi? Dördüncü yanlış, bütün bunları bir araya toparlayıp da AK Parti'yi durduracağını zanneden paralel çete ve arkasındakiler. Aziz İstanbul, gelin bir ses verin. Diyoruz ki biz, bir doğru, tevhid doğrusu, vahdet doğrusu dört yanlışı götürür. Tarihe gömer. Bu dört yanlışı siyasi tarihe gömecek miyiz? Onlara 'Gidin kendi yanlışlarınızla kendi köşenizde oturun' diyecek miyiz? Onlara ve arkasındakilere 'Biz Elif gibi duranların peşindeyiz' diyecek miyiz? Üçgen bunlar. Üç parti, bir de paralel var.  Onların akıl hocaları diyor ki; Ak Parti'yi durdurun. Yani 4 yanlış bir araya gelecek. 1 doğruyu AK Parti'yi götürecek. AK Parti 4 yanlışı götürecek. Onlara karşı 'Biz Sırat-ı müstakim, düz bir yolun yolcusuyuz' diyecek miyiz?" değerlendirmesinde bulundu.

- "ONLARIN BİR İDDİALARI YOK"

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Biz diyoruz ki 'iktidar olacağız.' Niye olmak istiyoruz? Millete hizmet etmek için. Onlar diyor ki 'biz sizi engelleyeceğiz'. Aradaki fark ne biliyor musunuz? Biz siyasetin öncüsüyüz, öznesiyiz. Bizim iddiamız var, bizim hedeflerimiz var. Onlar ise siyasetin nesnesi. Bizim arkamıza takılıp nal toplamaktan başka yaptıkları bir iş yok" ifadelerini kullandı.

Kendilerinin kutlu bir yolun yolcusu olduklarını vurgulayan Davutoğlu, "Gelin bu yolun bazı ilkelerini paylaşalım. Bir: Biz diyoruz ki biz birlik yolcusuyuz, vahdet yolcusuyuz. İki: Biz diyoruz ki biz hürriyet yolcusuyuz, özgürlük, demokrasi yolcusuyuz. Üç: Biz diyoruz ki biz bereketin, dirliğin, ekonomik kalkınmanın yolcusuyuz. Dört: Biz diyoruz ki biz kudretli ve şefkatli, izzetli yeni Türkiye'nin yolcusuyuz" değerlendirmesini yaptı.

Davutoğlu, diğerlerinin bir iddiasının olmadığını, bütün dertlerinin Cumhurbaşkanı Erdoğan ve kendisiyle uğraşmak olduğunu anlatarak, böyle uğraşmaları çok gördüklerini, bunlara gülüp geçerek yollarına devam edeceklerini kaydetti.

Yaklaşık 40 gündür yollarda olduklarını dile getiren Davutoğlu, bazen iki, bazen üç, bazen dört miting yaptıklarını, durmadan çalıştıklarını belirtti.

- "BİZ HESAPLAŞMAYA VARIZ"

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, Bitlis'te ne söylüyorlarsa, Muğla'da da onu söylediklerini ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bitlisli, Muşlu kardeşim bizi nasıl kucaklıyorsa, Uşaklı, Kütahyalı kardeşimiz de öyle kucaklıyor. Mahşeri kalabalıklarla beraberiz. Mücadelemizi yürütüyoruz ama onlar 'biz' dediklerinde ya bir etnik grubu ya bir mezhebi ya bir bölgeyi kast ediyor. Bakıyorsunuz, CHP 33 ilde milletvekili çıkaramamış, 33 ilde yok. Biz 81 ilin 79'unda milletvekilimiz var. Bu sefer 81'de 81 yapacağız inşallah. MHP bakıyorsunuz 45 ilde milletvekilleri yok. Türkiye'nin yarısında ismi olmayan bir hareket, kendisine milli bir hareket diyebilir mi? HDP'ye bakıyorsunuz Kürt vatandaşlarımızı istismarla meşgul. Benim o dindar, o imanlı Kürt kardeşlerim, 'Kudüs Yahudilerindir' diyene prim verir mi? Gidip ona bir ders vermez mi? 'Kudüs Miraç günü bizim mukaddesimdir' diyemeyecek mi? Allah'ın izniyle derslerini alacaklar. Şimdi onlar parçalı ifadeler. Bahçeli bana ithafen diyor ki 'Doğu'da Mele Ahmet, Batı'da Yörük, Türkmen Ahmet.' Eksik diyor, Erzurum'daydım, bana 'Dadaş Ahmet' dediler. Sivas'taydım, 'Yiğido Ahmet' dediler. Elazığ'a gittim 'Gakkoş Ahmet' dediler. Aydın'da, Muğla'daydım 'Efe Ahmet' dediler. Doğru onun için kızıyor Bahçeli. Osmaniye'de de 'Yörük Beyi, Türkmen Beyi' diye karşıladılar. Şimdi şu birliği göstermek için hem CHP hem HDP hem MHP duysun diye, buradan İstanbul'un bu mahşeri kalabalığından bir ses verelim mi? Duysunlar mı ki burada bütün bir millet var. Hadi o zaman. Dadaşlar burada mı? Yiğidolar burada mı? Efeler burada mı? Yörükler, Türkmenler burada mı? Karadeniz'in yiğit uşakları burada mı? Burada mı? Kürt, Zaza yiğitler burada mı? Rumelililer, Evlad-ı Fatihan burada mı? Kafkasya'nın çocukları, Şeyh Şamil'in torunları burada mı? Evet, bir tek bu meydanda, çünkü bize her yer Türkiye. İşte biz, bu nidayı Hakkari'de de seslendiriyoruz, Edirne'de de. Bize meydan okuyanlar, önce çıksınlar Türkiye'nin her yerinde bu nidayı seslendirsinler, sonra gelip er meydanında hesaplaşalım. Biz hesaplaşmaya varız."

"Nifak ekenlere karşı inadına milli birlik, milli beraberlik diyecek miyiz? Dün Balıkesir'deydim. Kuvayımilliye'nin ateşinin atıldığı yerde, Kuvayımilliye bayrağını taşıyan AK Parti kadroları, Kuvayımilliye'yi 2023'e taşıyacak mıyız?" diye soran ve kalabalıktan "Evet" yanıtını alan Davutoğlu, "İşte bizim milli birliğimiz beraberliğimiz bu. Çanakkale Savaşı'nda, Sarıkamış'ta omuz omuza olanları kimse bölemez, ayıramaz. Biz, 'Biz' dediğimizde 78 milyonu kastederiz. Başkaları gibi şu veya bu etnik grubu, şu veya bu mezhebi kastetmeyiz" diye konuştu.

Davutoğlu, AK Parti'nin milli birliğin, beraberliğin adresi, vatanın, 78 milyonun kardeş olmasının teminatı olduğunu vurguladı.

Konuşmasında 14 Mayıs'taki "Demokrasi ve Özgürlük Adaları Temel Atma Töreni"ne değinen Davutoğlu, şöyle devam etti: "14 Mayıs'ta, bu denizin hemen karşısında, yıllardır bakmaktan hep hüzün duyduğumuz Yassıada'daydık. Yani şehit Adnan Menderes'in ve arkadaşlarının idam sehpasına, şehadete yürüdüğü Yassıada'da. Orada Sayın Cumhurbaşkanımız teşrikiyle başlatılmış olan Yassıada Özgürlük ve Demokrasi Projesini hayata geçirdik. Hemen aynı gün, biz Yassıada'dayken 2 olay oldu ki ders mahiyetindedir. Bir; bu paralel çetenin savcıları, 17-25 Aralık'la darbe yapmak isteyenler meslekten men edilince o gün dediler ki 'Bunların da akıbeti Adnan Menderes gibi olacak'. Yani bana, Cumhurbaşkanımıza Adnan Menderes'i işaret ediyorlar. Be hey gafiller, eğer biz, bize şahadet nasip olacaksa Allah şahit ki millet için, vatan için, Allah için şehit olacaksak bir an tereddüt etmez Hazreti Azrail'e 'aleykümselam' deriz. Bizi akıllarınca korkutacaklar. Bilmezler mi ki ben Hazreti Mevlana'nın diyarında doğmuş ondan ders almışım. Biz ölümü Şebi Aruz, düğün gecesi diye karşılayanlardanız. Rabbim yeter ki bize şehadeti nasip eylesin. Bir an durmayız. Hazreti Azrail'e 'aleykümselam' der, Allah'ın izniyle davamızın arkasında sizler gibi takipçilerinin olduğunu bilerek yolumuza yürürüz."

- "BUNLARIN HEPSİ DARBECİ"

Muhalefet liderlerine "Yassıada'yla ilgili tutumunuz nedir? 27 Mayıs'ı telin edin" dediğini kaydeden Davutoğlu, şöyle devam etti: "Şimdiye kadar Kılıçdaroğlu'ndan 27 Mayıs'ı lanetleyen bir söz duydunuz mu? Çünkü bunların hepsi darbeci. Bahçeli'den duydunuz mu? Adnan Menderes'in o şehadetine giden yolda kimin sorumluluğu varsa hepsi tarih önünde hesap verdi, verecek. Tam biz bunları konuşurken Türkiye'deki darbeden 55 yıl sonra, Mısır'da seçilmiş Cumhurbaşkanı, Mısır'ın ilk seçilmiş Cumhurbaşkanı Mursi'ye modern firavunlar idam cezası verdiler. Bakın burada Rabia işaretlerini görüyorum. Buradan Kahire'ye bir selam olsun. Ellerimizi kaldıralım ve diyelim ki nasıl Türkiye'de Adnan Menderes'e idam cezasını verem Salim Başol'un bugün adı anılmıyorsa önümüzdeki on yıllarda da Mısır'da Mursi ve arkadaşları anılacak ama ona idam cezası verenler tarihin çöplüğüne atılacak."

Mısır'da idam cezasına, baskılara, zulümlere rağmen hak mücadelesini sürdürüldüğünü kaydeden Davutoğlu, geçmişte Türkiye'de de benzeri süreçlerin yaşandığını hatırlatarak, şunları aktardı: "27 Mayıs'ta Adnan Menderes'i durdurdular. 12 Mart muhtırasını verdiler, o zamanın Başbakanı bıraktı gitti, geride kalanlar koalisyon hükümeti kurdular. 12 Eylül'de o zaman rahmetli Özal'a ne çileler çektirdiler. Ve 28 Şubat... Buradaki bacılarım bilir, hepimiz biliriz nasıl bir zulüm düzeni kurduklarını biliriz. Önce Sayın Abdullah Gül, sonra Sayın Recep Tayyip Erdoğan hep üzerimizde bir Demokles'in kılıcını tutmaya çalıştılar, hep engellemeye çalıştılar, hep durdurmaya çalıştılar. Önce kurucu Genel Başkanımızı yasakladılar, 2002'de seçime giremedi. Bizim iktidar olmamızı engelleyebildiler mi? Sonra 2004'te 'Genç subaylar rahatsız' dediler. Bizim yürüyüşümüzü durdurabildiler mi? 2007'de e-muhtıra verdiler. Zannettiler ki 50'li, 60'lı, 70'li, 80'li yıllarda olduğu gibi Başbakan terk eder gider ama karşılarında bu sefer Recep Tayyip Erdoğan vardı ve AK kadrolar vardı. Biz bu baskılara boyun eğdik mi? Elif gibi ayakta duranlar, kıyamda duranlar bu baskılar karşısında boyun eğer mi? Şimdi söz verin sonunda akitleşeceğiz, ne baskı gelirse gelsin, kim ne tuzak kurarsa kursun aziz İstanbul, kıyamda olacak mısınız? Ayakta olacak mısınız? Bir an bile darbecilere, vesayetçilere, paralelcilere bir an bile taviz vermeden dimdik duracak mısınız? E-muhtıra olmayınca, 'AK Parti kadroları cumhurbaşkanı seçemez' dediler, Sayın Abdullah Gül Cumhurbaşkanımız seçildi. Arkasından parti kapatma davası açtılar, 2008'de. Bizi durdurabildiler mi? Yola devam ettik."

- "MİLLETLE BARIŞIK SİSTEMLERDEN KORKTULAR"

Gezi olaylarında da benzeri bir senaryonun ortaya konulmak istendiğini kaydeden Davutoğlu, "Gezi olayları aynen Mursi'nin iktidardan edilişine denk gelen günlere geliyor. Hesap şuydu: 2011'de başlayan Arap Baharı, Türkiye'deki demokrasi rüzgarını bütün bölgeye yayıyordu. Korktular. Milletle barışık sistemlerden, yeni bir Ortadoğu'dan korktular ve önce bizi durdurmaya çalıştılar. Durduramadılar. Sonra Mısır'da darbe yaptılar. Bölgede mezhep çatışmasını, etnik çatışmayı kışkırttılar. Son ümit Türkiye idi. Onun için milletimiz dimdik ayakta durdu" dedi.

Davutoğlu, milletin 17-25 Aralık komplolarına karşı da gereken dersi verdiğini kaydederek "Şimdi 7 Haziran'a yürüyoruz. 7 Haziran sadece Türkiye'nin seçimi değildir. 7 Haziran bütün Ortadoğu'nun, Balkanlar'ın, Kafkaslar'ın, Orta Asya'nın seçimidir. 7 Haziran'da yeni bir Türkiye'ye var mıyız? Onun için bütün çeteleri toplayıp bizi engellemeye çalışıyorlar" diye konuştu.

- OTORİTERLİK İDDİASI

AK Parti'ye "otoriterlik" iddiasında bulunanlara da seslenen Davutoğlu, mitinge katılanlara "Biz iktidara geldiğimizde Devlet Güvenlik Mahkemeleri vardı, kim kaldırdı? Biz iktidara geldiğimizde Olağanüstü Hal vardı, kim kaldırdı? Biz iktidara geldiğimizde EMASYA vardı, kim kaldırdı? Biz iktidara geldiğimizde başörtüsü zulmü vardı, kim kaldırdı? Biz iktidara geldiğimizde imam hatip liselerinin önü kapatılmıştı? Kim bu önü açtı kim? Biz iktidara geldiğimizde anadilde eğitim yasaktı, kim kaldırdı? Biz iktidara geldiğimizde Anadolu lehçelerinde siyasi propaganda yasaktı, kim kaldırdı? Biz iktidara geldiğimizde her karakolda işkence iddiaları vardı? İşkenceyi tarihe kim gömdü?" diye sordu.

Kalabalıktan "AK Parti" cevabını alan Davutoğlu, şöyle devam etti: "Onlar konuşur, AK Parti yapar. Onlar özgürlüklerin lafını eder AK Parti, özgürlüklerin teminatıdır. Hürriyetlerin teminatıdır. Azınlık vakıflarının malları iade edildi. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı tanındı. Siyasi partilerin kapatılması tarihe karıştı. Şimdi bütün bunları görmeyenler, tutturmuşlar AK Parti otoriterliği temsil ediyor. Aslında AK Parti'yi bu şekilde itham ederek kendi otoriter rejimlerini kurmaya çalışıyorlar. Türkiye'ye bir Sisi arıyorlar Sisi? İzin verecek miyiz? İzin verecek miyiz?"

Özgürlüklerin insanın onuru, insan onurunu korumanın ise herkesin görevi olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "İnsan onuru adına Türkiye de ve dünyada zalimlere karşı dimdik durmaya var mıyız?" diye sordu.

- "KILIÇDAROĞLU'NA BİR HESAP DERSİ VERECEK MİYİZ?"

AK Parti iktidara geldiğinde Türkiye'nin IMF'den borç talep eden bir ülke konumunda olduğunu kaydeden Davutoğlu, IMF'e borç defterini kapattıklarını, 230 milyar dolar olan milli geliri 830 milyar dolara çıkardıklarını aktardı.

Kişi başına düşen milli geliri 2 bin 500-3 bin dolarlardan 10 bin 440 dolara çıkardıklarını dile getiren Davutoğlu, şunları kaydetti: "Buradan yükselen bir Türkiye çıkmaz mı? Şimdi gittiği her yerde Kılıçdaroğlu yalanla meşgul. Dün meydan okudum İstanbul'dan yine meydan okuyorum. Türkiye'de diyor, 200 liranın altında geliri olan 17 milyon kişi var. Toptan külliyen yalan. Şuradan bakın, bizim dönemimizde yüksek lisans öğrenci bursu bile 300 lira, engelli kardeşlerimize 25 lira veriliyordu biz gelene kadar şimdi 417 lira veriyoruz. Yaşlı maaşı 45 liraydı, şimdi 200 lira. Bunlar sosyal yardımın en düşükleri. Bir ailede engelli varsa ona ayrıca 780 lira bakım maaşı veriyoruz. Şimdi bunları görenler, yani yaşayanlar her yerde bize teşekkür ediyor, Kılıçdaroğlu ise yalan üretmeye devam ediyor. Hesap o kadar meydanda ki, bunun hesap anlayışı yok. 17 milyon, 200 liranın altında. Bin liranın altında emekli sayısı 8 milyon, 6 milyon da işçi var diyor 31 milyon. Allah aşkına, böyle bir Türkiye'den kişi başına düşen milli gelir, 10 bin 440 dolar, yani 27-28 bin Türk Lirası nasıl olur? Bu Kılıçdaroğlu'na bir hesap dersi verecek miyiz?"

Kılıçdaroğlu'nun seçmenden 4 yıl istediğini hatırlatan Davutoğlu, şöyle devam etti: ''Şimdi İstanbullular, Kağıthane'ye 'Kağıttepe' diyen, oy atmak için gideceği sandığı bulamayan birine, 4 yıl değil, 4 saat bile emanet verilir mi? Niye '4 yıl' diyor peki, niye 4 yıl istiyor. Çünkü biliyor ki hazine, bizim tam takır aldığımız hazine, şu anda elhamdülillah bereketlendi. 119 milyar liraydı bütçemiz, şimdi 479 milyar lira. Merkez Bankası dövizimiz 46 milyardı, şimdi 150 milyar dolar. Şöyle düşünüyor. Aynı SSK'da yaptığı gibi. 'Bir geleyim, şu hazineyi tam takır edeyim, sonra bırakıp gideyim' diyor.''

Kılıçdaroğlu'nun bir de akıl hocası bulduğunu anlatan Davutoğlu, ''Akıl hocası çok da yakışıyor. Kemal Derviş. Aynı 2002 Türkiyesi'ne geri dönmek... Kılıçdaroğlu, kasayı boşaltacak, Kemal Derviş de gelip milletin gelirini kesip 'kasayı acaba doldurabilir miyim?' diyecek. Kemal Derviş Türkiyesi'ne geri döner miyiz biz? Hani esnafın yazar kasa kırdığı Türkiye'ye. Diyor ki 'ben hesap uzmanıyım.' Eğer hesap uzmanlığı doğru olsaydı, şöyle rakamları toplamayı arka arkaya koymayı bilirdi. İşte huzurunuzda sesleniyorum. Bu 3 iddiası da yalandır, yalandır, yalandır. Çıksın, doğru desin, rakamları göstersin. Bunların hepsi bizim istatistiklerimizde var. Şimdi bakınız. 2002'den bu yana öyle bereketlendi ki bu topraklar. Ne yaptık biliyor musunuz? 737 hastane, bin 337 birinci basamak sağlık tesisi yaptık. Biz iktidara geldiğimizde 611 ambulans vardı. Şimdi 4 bin 387 ambulansımız var. Kar paletli ambulanslar, helikopterli ambulanslar... 235 bin derslik yaptık, Cumhuriyette yapılanların bütün toplamı kadar. 865 bin öğretmenin 475 bini bizim dönemimizde atandı'' diye konuştu.

- "20 YIL SONRA SOMALİ'YE İLK İNEN UÇAK TÜRKİYE CUMHURİYETİ UÇAĞIYDI"

Afrika'ya yapılan yardımlara da değinen Başbakan Davutoğlu, ''Afrika'ya da geleceğim. O konuya da geleceğim. Somali'den, Afrika'dan gelen kardeşlerimize selam olsun. Bu seçim sadece Türkiye'nin değil, Afrika'nın da seçimidir'' dedi.

Somalililer açken bütün dünyanın sustuğunu, bir tek Türkiye Cumhuriyeti'nin susmadığını anımsatan Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''O günü gözüm yaşararak hala hatırlarım. Sayın Cumhurbaşkanımız o zaman başbakan, ben dışişleri bakanıyım. Bir ramazan günü bakanlar kurulunda rapor verdik. 'Somali 'de kardeşlerimiz açlıktan kırılıyor' diye. Hiç tereddüt etmedi. İlk fırsatta Somali'ye hep beraber gittik. 20 yıl sonra Somali'ye ilk inen uçak Türkiye Cumhuriyeti uçağıydı. Somalili kardeşlerim dönüp dediler ki, 'Ümidimizi yitirmiştik.. Her yerde çocuklarımız susuzluktan ölüyordu. Yarab bize yardım edecek kimse yok mu? diye göğe bakıp dua ederken. Gökte ay yıldızlı Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının uçağı göründü' dediler. Biraz sonra gelecektim bu konuya ama şimdi gelmiş olalım. İşte onun için bu bayrak var ya, biraz önce dev bir şekilde burayı kaplayan al bayrak. Artık sadece Türk vatandaşlarının değil, Somalililerin de bayrağıdır, Filistinlilerin de bayrağıdır, Boşnakların da bayrağıdır, hele hele bugün sürgünlerinin yıl dönümünde hüzünle andığımız Kırım Tatarlarının da bayrağıdır. Biz güçlüysek onlarla güçlüyüz. Onun için ekonomimizi güçlendirdik. Daha önce yapılamayan işleri yapar hale getirdik. Yeni, büyük çığırlar açtık.''

Davutoğlu, sadece karayolunda 18 bin kilometre duble yol yaptıklarını ifade ederek, ülkeyi otoyollarla, hızlı trenlerle donattıklarını, Türkiye'de büyük bir kalkınma hamlesi başlattıklarını, olağanüstü düzeyde bir kalkınma hamlesi gerçekleştirdiklerini belirtti. Davutoğlu, ''Bunları kim yaptı? 737 hastaneyi kim yaptı? 117 üniversiteyi kim kurdu? 18 bin kilometre duble yolu kim yaptı? İMF'ye borcu kim ödedi? Onlar konuşur, onlar konuşur, onlar konuşur, AK Parti yapar inşallah. Beni o kadar muhabbetle buraya çekiyorsunuz ki kürsüyü unuttum, suyu unuttum. Benim suyum sizin gözünüzdeki aşktır, şefkattir'' değerlendirmesinde bulundu.

- "BU DEV ARTIK AYAĞA KALKTI"

Türkiye'nin artık ayağa kalktığını anlatan Davutoğlu, şöyle devam etti: ''Aziz İstanbullular; özetle, şimdi baktılar ki dışarıdaki tuzak kurucular, baktılar ki Türk ayağa kalkıyor, İMF borcunu ödedi, Türkiye'nin her bir köşesi, her bir şehri büyük yatırımlara yürüyor. Baktılar ki sadece kendisine değil, kendi vatandaşlarına değil, bütün mazlumlara kucak açan bir Türkiye var. Önümüzü kesmek istiyorlar. Baktılar ki Mısır'daki bir darbe gibi bize bir darbe yapamıyorlar. 7 Haziran'da onun için tuzak kurmaya çalışıyorlar. İzin verecek misiniz? Bu dev artık ayağa kalktı. Bu devin yürüyüşü için hep beraber yola çıkacak mıyız? Bizi senmezler, bizi durduramazlar. Türkiye'nin bu kalkınmasından hem bütün ülke hem de bütün vatandaşlarımız istifade etti. Asgari ücreti 7 kat arttırdık. 184 liraydı, bin liraya çıkardık. Emekli maaşlarını istismar ediyorlar. Buradan emekli kardeşlerime sesleniyorum. 100 lira seyyanen zamla, bütün emekli kardeşlerimize, bin liranın altında maaşı olanlara yaklaşık yüzde 20 zam yaptık ama şunu bir kez daha temin ediyorum. Emekli maaşını her bir kademede 6 kattan 10 kata kadar arttıran AK Parti'dir. Hiçbir şekilde emekli vatandaşlarımızın enflasyon karşısında ezilmesine izin vermedik, vermeyeceğiz. En düşük memur maaşı 297 liraydı, şimdi bin 900 lira. Emekli maaşları her kademede SSK'da, Bağ-Kur'da, memur maaşlarında, hepsinde 4 ila 10 misli arttı. Kümülatif enflasyona göre yüzde 162 oranında, büyük iyileştirmeler yaptık. Ama buradan emekli kardeşlerimize, büyüklerimize bir kez daha söylüyorum. Seçim öncesinde de sonrasında da biz hiçbir zaman yerine getirmediğimiz vaadi dile getirmedik. İnşallah en kısa zamanda emeklilerimizle ilgili hayat standardını yükseltecek her türlü adımı atacağız.''

- "YOLUMUZ İSTANBUL GİBİ AZİZDİR"

Davutoğlu, taşeron konusunun istismar edildiğini, geçen sene taşeronlarla ilgili yasayı AK Parti'nin çıkardığını anımsatarak, ''Buradan bütün alt iş veren durumunda çalışan kardeşlerimize sesleniyorum, Asli işte çalışan hiç kimse artık taşeron statüsünde çalışmayacak. Karayolları'nda bulduğumuz formülle bütün asli işte çalışanlara kesin bir çözüm getireceğiz. Bunlarla ilgili yeni açıklamalarımızı da önümüzdeki günlerde yapmaya devam edeceğiz. Artık ayakları üzerinde yükselen bir dev var. Allah'ın izniyle bu dev yola çıkmıştır. Yolumuz kutludur. Yolumuz İstanbul gibi azizdir'' dedi.

Başbakan Davutoğlu, İstanbul'un özellikle bu kalkınmadan çok önemli paylar aldığını dile getirerek, ''Almaya devam edecek. Sayın Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde, başbakanken 10 sene önce, 12 sene önce hayal edilmesi mümkün olmayan yatırımlar, İstanbul'a geldi. Düşününüz Marmaray, 12-13 yıl önce mümkün görülmezdi. Hatta MHP'nin ulaştırma bakanı o zaman, şimdi de MHP'de önemli bir görevde. Şunu söylüyordu. 2002'de söylüyordu. 'Hızlı tren bırakın bizleri, çocuklarımız, torunlarımız bile görmez' diyordu. Aziz İstanbullular, hızlı trenle İstanbul ile Ankara'yı, Konya'yı, bağladık mı?'' şeklinde konuştu.

Güncelleme Tarihi: 18 Mayıs 2015, 01:34
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner208

banner148

banner150

banner153