banner171

İSTİKRAR, İSTİKLAL,İSTİKBAL

Ak Parti 26. Dönem İstanbul Milletvekili Adayı olduğum dönemde vatandaşlarımız ile iletişim fırsatı bulduğum her ortam ve fırsatta başlıkta yazan kelimeleri ve ifade ettiği anlamları kendilerine anlatmaya çalışmıştım. Kelimelerin birbirlerine benzemelerinin yanında elbette yan yana geldiklerinde ortaya çıkan gücün ve anlamın karşılığının Ak Parti olduğunu tüm çıplaklığıyla anlatmıştık seçmenlerimize. Çünkü 7 Haziran 2015 tarihinde yapılan seçimlerde birinci parti olmasına rağmen tek başına iktidar olma fırsatı bulamayan Ak Parti vardı. Seçimin hemen sonrasında bunu fırsat bilen şer odaklarının mal bulmuş mağribi gibi ülke çapında yeniden terör ve sokak eylemlerinin ardından yeniden seçim kararı alınmıştı 1 Kasım 2015 tarihinde. 
Hiç unutmuyorum, bir salon programında yapmış olduğum konuşmamda aynen şu ifadeleri kullanmıştım;
“ Bir süreç yaşıyoruz. Bir savaş içerisindeyiz. Siz buna isterseniz istikrar savaşı deyin, isterseniz istiklal savaşı deyin ve isterseniz istikbal savaşı deyin. Bu öyle bir süreç ki, bakınız 2015 yılındayız, tam 100 yıl geriye gidelim ve 1915 yılına gidelim.  1.Dünya Savaşı Çanakkale cephesinde kahramanlık destanı yazılırken bunu dizelerine dökerek adeta o ruhu tekrar ve tekrar yeniden yaşamamızsa vesile olan milli şairimiz Mehmet Akif Erson ne diyordu? 


Kimi hindu kimi yamyam kimi bilmem ne bela
Hani tauna’da zuldür bu rezil istila

Aynı bu beyitte bahsedildiği gibi 7 düvel bir araya geldiler ve üzerimize çullandılar. Öncelikle askerlerimizin sahip olduğu iman kuvveti ve cesareti, daha sonra da birlik ve beraberlik içinde olmamız sayesinde bu belayı def edebildik. Şimdi aradan 100 yıl geçti ama saldırılar hiçbir zaman bitmedi. İlla askeri anlamda bir saldırı olmasına gerek yok, ekonomik olabilir, siyaseten olabilir. Ülkemizin sahip olduğu coğrafyada neredeyse tüm komşularımız sorunlu, işte  Irak, işte Suriye, kuzeyde Ukrayna ve Kırım savaşı, diğer yanda ekonomisi dibe vurmuş Yunanistan. Bir gün bizim de böyle bir sürece sürüklenmemizi isteyen hainler iş başı yaptılar ve emellerine ulaşmak için 7 düvelden destek alıyorlar. Ama bilsinler ki biz ne Iraklılar gibi teslim oluruz, ne Suriyeliler gibi mülteci oluruz. Çıkar adam gibi memleketimize sahip çıkar ve gerekirse şehit oluruz. 
Gelgelelim bugünkü savaşımız askeri değil. Dolayısıyla bu savaşta tankla tüfekle değil oyumuzla çarpışacağız. Ama iş sadece 1 Kasım günü sandığa giderek oy kullanmakla da bitmiyor. Bakınız 2011 yılında Ak Parti olarak %50 oy almışız, bu bir realitedir. 7 Haziran’da ise yaklaşık 8-9 puan bir kaybımız söz konusu. Bu kayıp daha önce Ak Parti’ye oy verdikleri halde bu  defa oy vermeyen  insanlarımızın olduğunu gösteriyor. Belli bir sebep olabilir, kırgınlık olabilir, olaya başka bir nazardan bakmış olabilirler, neticede oy vermemişler. Bu insanlar, sizlerin çok yakından bildiği kişilerdir eminim. Herkesin etrafında, çevresinde vardır bu insanlardan. Bu adam bizdendi, ama bir şeyler olmuş işte.  Şimdi sizlerden ricam, telefonla mı ulaşırsınız, teker teker ziyaret mi edersiniz bu insanlara ulaşın. Ben kendi adıma söz veriyorum, terimin son damlasına kadar çalışacağım, Allah’ın izniyle Ak Parti’nin 1 Kasım’da yeniden tek başına iş başına gelebilmesi için mücadele edeceğim. Sizlerde bu sözü veriyor musunuz?  ”
Evet, söz almıştık dava arkadaşlarımızdan. Herkes sözünü tuttu , elini taşın altına koydu ve bildiğiniz üzere 1 Kasım’da Ak Parti yeniden tek başına iktidar oldu.
Ne kadar benzer zamanlar yaşıyoruz farkında mısınız? Üstelik fazlası da var.
O günkü konuşmamda belirttiğim savaşın askeri değil, siyasi ve ekonomik yönüyle saldırıların olması, 15 Temmuz 2016 tarihi itibariyle geçerliliğini yitirdi. Tank ve tüfekle sivil halka kurşun sıkan hainler darbeye kalkıştılar fakat milletimizin dik duruşu ile başarılı olamadılar. Bugün ise özellikle faizler ve döviz-kur hamleleri ile yine zor zamanlardan geçiyor Türkiye. 


Ama ne diyorduk?
Ekonomik istiklali kazanmak için, istikrar amacıyla getirilmiş Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile istikbale daha güvenle yürüyen bir ülke için sandık başına gideceğiz 24 Haziran’da. Ülkesi ve davası için gençliğini feda etmiş Recep Tayyip Erdoğan ve partisi için sandığa gideceğiz 24 Haziran’da. Oylarımızla yön vereceğiz Türkiye’nin şanlı yürüyüşüne hep birlikte. Ama unutmamamız gereken bir şey daha var. Cumhurbaşkanlığı seçimi ne kadar önemli ise TBMM oylaması da o derece önemli. Elinde silahı ve cephanesi olmayan bir Başkomutanı cepheye yalnız göndermeyelim.  Gelin birlik olalım, birlikte Türkiye olalım.

Vakit Türkiye vakti diyerek yola çıkanları , çıktıkları bu yolda yalnız bırakmayalım. Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarına destek olalım. Çünkü başka Türkiye yok.
Allah’a emanet olunuz.
YORUM EKLE

banner208

banner148

banner150

banner153