banner171

KİM KARDEŞ KİM KALLEŞ

Kritik zamanlardan geçiyoruz. 7 Haziran seçimlerinin akabinde gerek tek başına iktidar, gerekse koalisyon hükümetlerinini kurulamaması neticesinde yeniden “Tekrar Seçim” yaşayacağız 1 Kasım tarihinde. Fakat 7 Haziran’dan itibaren , önce kimliği belirsiz kişilerce gerçekleştirilen Suruç Bombalama olayı ve ölen insanları bahane eden PKK nın hain saldırıları halen devam etmekte.

Evlerinde uyumakta olan 2 polis memurumuzun kafasına silah sıkarak bu süreci bozanlar kendileri değilmiş gibi sürekli Hükümete ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a suç atıyorlar. Süreci devam ettirmeyen ve bozanlar onlara göre Devletmiş.

Yahu sen değil misin çözüm sürecinde silah bırakmayan? Yurt dışına çıkmayan? Sen önce bi sürecin yükümlülüklerini getir ondan sonra konuşmaya hakkın olsun. Ama kalleşte hak ne arar..

Tamam kabul ediyorum, bu süreç boyunca Devletimiz operasyon yapmadı. Ama bu demek değildir ki boş durdu. Sürekli görmeye alışık olduğumuz karakol baskınları artık neredeyse imkansız hale geldi çünkü Hükümet ve Asker işbirliği ile kritik noktalardaki bir çok karakol yenilendi, KALEKOL formatında adeta birer kaleye dönüştü. Bu yüzdendir ki kalleşler artık karakol baskınlarından ziyade yollara mayın döşüyor, sokakta eşiyle yürüyen Binbaşıya pusu kuruyor, kaza var deyip polis çağırıp onları şehit ediyor. Bu düpedüz kalleşlik değil de nedir?Zaten olay çıkarıp tanınmamak için yüzüne tülbent, beline etek giyen adamlardan ne beklenir..

Hakeza Devlet, elektronik ve teknolojik çalışmalarda bir hayli aşama kaydetti.  Uzaya fırlatılan GÖKTÜRK-2 uydusu ile yeryüzünde bir insanın kolundaki saati görebiliyoruz. Tepede Türk UYDULARI var artık. Teröristin ayakkabısıyla basıp geçtiği karıncayı anında görüyor.
PKK'nın içinde kim yabancı kim yerli, an be an biliniyor. Eskidendi o mağaradan çıkıp intikal ederek karakol basmalar! Şimdi bölgeyi kuşatan Türk kuşları var. Görüntüler, bilgiler akıyor TÜRK F-16'lar'ı da havalanıp yüzde 100 isabetle hedefleri imha ediyor. PKK'daki paniğin nedeni bu! 
Avrupa'nın ısrarla "Barıştan vazgeçmeyin sakın!" diye feryat etmesinin nedeni de bu! Selocanın sürekli “Barış” diye tutturmasının nedeni de bu.

Barış dediğin şey savaşta yapılır ve 2 devlet arasında gerçekleşir. Türkiye ise terörist unsurları imha ediyor. PKK ise bu yüzden sözde özerklik ilan ederek dağdan ziyade şehirde yer almak istiyorlar. Akıllarınca sivil halkı kendilerine kalkan ederek operasyonların önüne geçecekler. Ama artık halkında bunları görmesi lazım. Ama tüm bunlar olurken hala içimizdeki İrlandalılarla da uğraşmaya devam ediyoruz. Aman ha, bu İrlandalı son günlerde medyada yer alan ve tüm Aksaray esnafını döven İrlandalı değil, ona göre.
Hatırlayın, bu GÖKTÜRK-2 uydusu fırlatılma töreninde olay çıkaran ve töreni basmaya çalışan ODTÜ’lüleri! 
Hatırlayın , Kurban eti dağıtırken, Kobani’yi bahane edip ortalığı savaş alanına çevirenleri şehit ettiği Yasin Börü’yü!
Hatırlayın , Diyarbakır’da Kuran eğitimi veren İhya Der Başkanı Aytaç Baran’ı katledenleri!
Hatırlayın,  Kobani çatışmasında Türkiye tüm mültecilere kucak açıp sıcak yemek ve yatacak yer verdiği halde, Kobani yi bahane edip “sokaklara inin” çağrısı yapan genel başkanları!
Ve yine hatırlayın, yüzünde maske, elinde sapanla, evinden 25 KM öteye ekmek! almaya giderken vurulan çocuk için yakıp yıkanların, PKK tarafından bomba ile paramparça edilen ve gerçekten evine ekmek almaya giden 13 yaşındaki Fırat’a sesini çıkarmamalarını!
O zaman anlarsınız kim kardeş kim kalleş..
Kalın sağlıcakla
ÖFA
YORUM EKLE

banner208

banner148

banner150

banner153