İşte o tweetler:

Ramazan'ın başında rahmet pınarından içtik, ortasında mağfiret köprüsünden geçtik, sonunda azaptan kurtuluşun inşallah hazzını yaşayacağız. İhlas ve imanlı kalplerle, hayır ve halis niyetli diyaloglarla saflarımızı enli omuzlarla sımsıkı örülmüş canlı birer hisara dönüştürmeliyiz. Umutlu olmaktan yorulmamalıyız. Mutluluğu ve huzuru aramaktan, istikrar ve güvenliği ısrarla istemekten çekinmemeliyiz.

Mehmet Akif'in tasvir ettiği çok defa ümitsizliğin pençesinde kıvranan Köse İmam'dan çok, Hocazade'nin azim ve kararlılığını örnek almalıyız

"İFRAT VE TEFRİTTEN KAÇINMAK HERKESİN VAZİFESİDİR"

Bu mübarek günlerde hoşgörüye, teenniye, olgunluğa, müşfik ve muhabbet dolu söz ve temaslara her zamankinden daha çok ihtiyaç vardır. İfrat ve tefritten kaçınmak herkesin vazifesidir. Din ve inançlar üzerinden yeni istismar kanalları açmak kimseye bir şey kazandırmayacaktır. Kimin neye, nasıl inandığını tayin makamı kimseye düşmeyecektir. Kasten çarpıtılan cümleleri fitne santrali gibi kullanmak da şirretliktir. Herkes ağzından çıkan sözlerin nereye gideceğini iyi ölçmeli, iyi tartmalıdır. Söze hakim olunmazsa tutsak düşülmesi mukadderdir.

''DİLİN GÜZELLİĞİ SÖZ İLE SÖZÜN GÜZELLİĞİ YÜZ İLE...''

Bu akşam da Yusuf Has Hacip'in şu düşündürücü ve ibretlik sözlerini sizlerle paylaşmak istiyorum:

“Eğer ki iki dünya diler isen, ilacı iyiliktir, yapar isen. Eğer iyilik bulmak diler ise özün, yürü iyilik yap, bırak gerisini sözün. Aklın güzelliği dil ile, dilin güzelliği söz ile; kişinin güzelliği yüz ile, yüzün güzelliği göz ile olur.” Balasagunlu Yusuf böyle diyor.