banner171

Yarıyıl Tatili ve Karnelere Bakış

Hayırlı tatiller.

Karneler bir uğraş ve emeğin sonucuysa bu sonuçtan önce ki süreçde ebeveynlerle birlikte bir yolculuk yapmanın faydalı olacağı kanatini taşımaktayım. Çünkü; ebeveynlerin  karne sonuçlarında ki başarı beklentilerinin yüksek olduğunu ve karne alan çocukların da başarı derecelerini aynı görmek gibi bir alışkanlıkları da olduğu hepimizce malumdur. Halbuki; Takdir ve Teşekkür alan öğrencilerin başarısız öğrencilerle hiçbir zaman süreçleri aynı değildir. Bazı aileler süreci bilmeyebilir. Ama ne yazık ki bilen ailelerimiz de çocuğuna “arkadaşının karnesin de Takdir var, senin de hiç değilse Teşekkür olabilirdi veya zayıf getirmeyebilirdin” beklentisi de oldukça yüksek olan ailelerde vardır. Bu anlamda GP Haber aracılığıyla başarmanın ve başaramamanın nedenlerini yazarak ifade etmek istiyorum. Bu ifademde de öncelikle, ailelerimize başarabilmenin ve başarının birçok nedenlerinin olduğunu bunlar arasında da öğrencinin zeka (kalıtsal) durumunun hiçbir zaman akıllardan çıkarılmaması gereken bir gerçek olduğunu, Bunun yanında elbette ki Kültürel ve Sosyal farklılıkların da başarı için önemli bir köprü olduğunu akıllardan çıkartmamak gerektiğini ve buradan hareketle yetiştirdiğimiz çocuğumuzun amacının olup, olmadığını yani çocuğun içinden başarıyı istemek gibi içden gelen bir güdü enerjisine sahip olup, olmadığını sahipse bu enerjinin ne kadarını ve nasıl kullandığını, kullanmıyor ise neden ve niçin kullanmadığına dair çocuklarımızın duygu, düşünce ve tutumlarıyla ne kadar tanışığız? Gözlemlediğim ve İÇDEM Danışmanlık Merkezimiz'e başarmak istediği halde başaramayan veya başarısız çocuk ve gençlerin başvurularından görüyoruz ki başarısız sonuçlar daha çok çocuğunun içinde bulunduğu gelişimsel dönemin karakteristik özelliklerinden bi haber ebeveynlerin iletişimde ki anlama, anlatma ve anlaşmada ki sıkıntılarının çocukların/gençlerin evvela kişilik gelişimlerini olumsuz etkilediği gibi, eğitim ve öğrenimlerini de bu mana da olumsuz tetiklediklerini görmekdeyiz.

              Bu tecrübe ışığında öğrencilikte iki profilin var olduğuna inanmaktayım.
              Birincisi; öğrenci ihtiyaçları doğrultusunda ki öğrenme ve başarma merakını gidermek için birşeyler yapıyor mu, yaptığı işten zevk alarak yeterli zaman ve emek harcıyor mu?


              İkincisi; öğrenci okula gitmesi gerektiği için mi, anneyi babayı memnun etmek için mi gidiyor, derse göstermelik mi çalışıyor?

              Ebeveynlerimize önerim, başarılı sonuç beklemeden önce çocuğunun yukarıda ki profilden hangisinde yer aldığı hakkında biraz düşünmeleridir. Örnek; bir öğrenci Türkiye'nin Turizm Bölgelerinin tarihini ve kültürünü merak edip öğrenmek için mi Tarih, Coğrafya derslerine çalışıyor yoksa sevmediği halde sadece sınıf geçmek için mi çalışıyor? Elbette ki, öğrencinin işi ve mesleği sorumluluğunu bilerek derslerine çalışmak ve iyi bir not almaktır. Fakat başarı odaklı çalışmak yeteneklerini iyi kullanıyor anlamına geldiği içindir ki, ebeveynlerin kendi öğrencileri hakkında sonuç belgeleri olan karnelerini de buna göre değerlendirmeleri ile çocuklarının, gençlerinin ve ergenlerinin anlama ve kavrama düzeylerinin birbirinden farklı olduğunu içselleştirebilsinler. Başarmadan bahsederken en önemli nedenlerden birine zeka demiştim. O halde zekanın kısaca bir tanımını yapacak olursak, Zeka, bilişsel bir yetenektir. Ve öğrenme üzerinde bu özelliği ile önemli rol oynar. Bilim adamları bu yeteneğin bir kısmının kalıtım yoluyla geldiğini, önemli bir kısmının da öğrenme ürünü olduğunu kabul ederler ve derler ki, zeka, uyum sağlayandır. Yani bir işi başarıyla tamamlayabilmek için davranışlarını değiştirerek kendini yeni duruma uydurarak öğrendiği bilgileri de anlamlandırmasıdır. Unutmamak gerekir ki zeki kişiler, bilgiyi daha hızlı ve kolay öğrenenlerdir. Bu yeteneği ile de öğrendikleriyle, yeni durumları etkili bir biçim de anlama ve analiz etmeleri için ön bilgileri kullanma becerileri de yüksektir. Yani, bilgi ve olayların kronolojilerini dikkat filitresine tabi tutarken sebep-sonuç ilişkilerini de iyi yargılayanlardır. Aynı zaman da da hızlı ve kolay öğrendikleri gibi bilgileri daha kolay hatırlayıp kullanabilenlerdir. Durum böyle olunca da, her bireyin/öğrencinin kendine özgü bilgiyi algılama ve işleme tercihi ile kendine ait bilişsel önemli sitilleri vardır ve bu stiller de çocuğun öğrenmede ki tarzıyla süreçlere taşınarak sonuçları belirlemektedir.
          Yine Bilim Adamları zeka düzeyinin kalıtımsal olmasına rağmen, yaşadığı ortama göre değiştiğini ve zenginleştirilmiş ortam da yaşayan çocukların zeka düzeylerinin daha yüksek olduğunu çeşitli deneyler le kanıtlamışlardır. Buradan da anlıyoruz ki, zeka hem kalıtsal, hem de çevreden etkilenmektedir. Çünkü, çevre var olan potansiyeli geliştirmektedir. Örnek; daha doğuştan itibaren yaşamın kazanılan ilk olumlu duygusunun temel güven duygusu olduğunu ve bu çizgi de çocuğunu her yönüyle tanıyan, çocuğun gelişimi için çocukluğundan itibaren aldığı oyuncaklardan, çocuğuyla oynadığı oyunlardan ve okuduğu masallardan, sokak ve parklarda ki arkadaş oyunlarından, birlikde izlediği çizgi filmler vb. gibi çocuğunun dilini bilen ve bu eksen de aile içi ilişkilerine, sevgi ve güven yatırımı yapan çocuğu okul çağına gelince de okul, öğretmen ve veli ilişkisini de elbette ki, nitelikli yürütecek ve çocuğunu da hayatın en önemli sosyal ortamı olan okulda da özerklik kazandırırken, öğrenimine de öğretmenin dikkatini yönlendirerek süreci idare eden anne-babanın çocuğuyla, çocuk yetiştirmenin sadece çocuğu büyütmek olduğunu zanneden anne-babaların çocuklarının başarı sonuçları aynı olmayacaktır, olması da beklenmemelidir.
          
Sonuç olarak; annelere ev içinde ki nesnelere hizmet ederek, kendinizi yıpratacağınıza, zamanınızı ve emeğinizi çocuklarınızı yetiştirmeye harcamanızı ve özellikle de değişen ve gelişen şartlar da kendinize de bilgi anlamında yatırım yapmanız özel tavsiyem olacaktır. Örneğin; evinizin bir köşesin de günün bir saatin de kendinize 1 saatlik okuma zamanı ayırmaya ne dersiniz ! Evet haklısın derseniz o zaman insani sermayemiz ve insani ürünümüz'ün simetrisi bizleri,  çocuklarımızı ve toplumumuzu da memnun edeceği gibi Bilinçsizce davranışlarımız kırık kalplere ve kırık karnelere de sebep olmayacaktır. Bu dilek ve temenni ile tüm öğrencilerimize hayırlı tailler diliyorum.


YORUM EKLE

banner208

banner148

banner150

banner153