banner171

BATSIN KUPANIZ

 Kendimi bildim bileli Fenerbahçe’liyim. Türkiye’de futbolun hayatımızda ne kadar yer kapladığını önce bir düşünün, işte bende o kadar yaşıyorum Fenerbahçe’yi. Elimden geldiğince Şükrü Saracoğlu Stadı’ndan kombine alır maçlara giderim, Fenerium’dan alışveriş yapar ,taraftar kart satın alır kulübüme destek olurum. Ama hepsi bu kadar.

Futbol için kalp kırmamaya çalışırım. Rakip takım taraftarları olan arkadaşlarımla şakalaşır, usulünce tartışır ama asla bir oyun uğruna –adı üstünde oyun- kimse ile sonucuna katlanamayacağım sözler ve eylemlere girişmem. Kendi içimde yaşarım taraftarlığımı. Galibiyet alınca sevinirim. Daha büyük bir başarı geldiğinde daha da fazla sevinirim, arkadaşlarımızla eğleniriz, belki dalgamızı geçeriz. Ama 2 gün içinde biter her şey. Hayatımıza kaldığımız yerden devam ederiz. Herkes gibi..
Yenilince üzülürüm, yeri gelir çok fazla üzülürüm. Ama yine 2 gün sürmez üzüntüm, zira uzatmanında manası yoktur şu 3 günlük dünyada. Herkesin bir derdi, iştigali, hobisi olur ya. Bizimkisi de futbol işte. “22 kişi top oynuyor, siz de peşlerinden gidiyorsunuz” diyenlere aldırmam o yüzden. Benim için 90 dakika oynanır ve biter. Olması gerektiği gibidir her şey. Döneriz hayatımıza yeniden kaldığımız yerden devam ederiz. Herkes gibi…

Herkes gibi yazdığıma bakmayın siz. Gaziosmanpaşa’lı Burak Yıldırım kardeşimiz için hayat kaldığı yerden devam etmeyecek ne yazık ki. Pazar akşamı stadyumdan çıkıp arkadaşlarıyla metrobüsten indikten sonra bir tartışma sonrası Galatasaray forması giyen bir şahıs tarafından bıçaklanarak öldürüldü Burak. Olay anının mobese kameralarına yansıyan görüntülerini aşağıdaki linkte  bulabilirsiniz. Arkadaşını metrobüse uğurladıktan sonra yoluna devam eden Galatasaray formalı Yusuf O.arkasını dönüp gitmek üzereyken Burak ve arkadaşları sırf üzerinde rakip takımın forması var diye üzerine gitmişler ve ne acıdır ki bıçak darbesini ilk yiyen de Burak olmuş. Belki o olmayacaktı da başka bir arkadaşı yiyecekti o bıçağı. Belki de O akşam Burak yerine bende olabilirdim orada, kim bilir. Her zaman kullandığım metrobüs yerine Pazar günü olması sebebiyle yollar açık olur diyerek arabamla gitmiştim Kadıköy’e. Arabayla gitmesem, belki de Burak’la birlikte çıkacaktık staddan, aynı metrobüse binecek, tezahüratlar yapacak, eğlenecektik. Gaziosmanpaşa’ya gitmek için yine Edirnekapı’da inecektik , zafer kazanmış komutanlar edasıyla gururla yürüyecektik belki de . O zaman da gelir miydi kör bıçaklar üzerimize, bilinmez. Ben o akşam orada değildim, ama Burak oradaydı işte. Oradaydı , şimdi ise toprağın altında. Peki ne uğruna ? 

Derbi cinayeti kamerada!
Renkler uğruna bir başkasının canını almaya çalışmak nedir Allah aşkına? Bu kadar mı körelmişiz biz hayattan, beklentilerimizi yitirmişiz , sırf üzerinde başka renkler var diye bir kişinin, 19 yaşında bir gencin en değerli varlığı olan şeye, yani canına kast etmişiz.. Burak Yıldırım bugün için bir sembol sadece. Aynı 1991 yılında üzerinde Beşiktaş atkısı olduğu için öldürülen Mühendis Oktay gibi, 2000 yılında İstanbul’a maça gelen 2 İngiliz gibi. Renklerin ve isimlerin önemi yok, o bıçakları vuranlar farklı ama bu işin sonunda kaybedenler hep aynı. Hepsi o gün orada ölmeyi hak etmeyen insanlar. 
Burak Yıldırım’ı öldüren kişinin üzerinde Galatasaray forması var diye tüm camiayı katil ilan edecek değiliz. Eğer böyle bir genelleme yapar isek Türkiye’de masum kimse kalmayacaktır emin olunuz. Çünkü bu kardeşiniz, geçtiğimiz senelerde Kadıköy’de sırf üzerinde Galatasaray atkısı var diye dayak yiyen genci de gördü. Küçük oğlunu almış Kadıköy’e giderken Metrobüs istasyonunda Galatasaraylılarca saldırıya uğrayan Fenerbahçeli babayı da gördü. Trabzonspor’lu gençlerin yürüyüş yaptıkları esnada yoldan geçen bir arabada Fenerbahçe renkleri var diye harap edildiğini de gördü. Beşiktaş taraftarlarının Kadıköy iskele meydanında esnafa, dükkanlara saldırdıklarını da gördü. Peki ne içindi bunlar diye de düşündü..
Evet, düşünmekle kaldım sadece. Elimden bir şey geldiği söylenemez bu konuda. Kolay kolay kimsenin de işin içinden çıkabileceğini zannetmiyorum.
Burak Yıldırım gitti, Allah taksiratını affetsin. Yeni Burak’lar ölmesin diye de dua edeceğiz sadece. Çünkü Türkiye’de bu yöneticiler, bu tribün liderleri, bu medya ve spor programı yorumcuları varken , elimizde olan tek şey dua gücümüz.
O yüzden ekliyorum sadece, uğruna bir can gittiyse, batsın kupanız, batsın şampiyonluğunuz! 

Not: Pazar akşamı oynanan derbi TV’den nasıl yansıdı ekranlara bilmem. Galatasaraylı futbolcuların stadyumdaki 50 bin kişiyi hemen hemen her harekette inanılmaz tahrik etmelerine şahit oldum. 14 yıldır galip gelemedikleri Kadıköy’de kazanmak için inanılmaz oynadılar, resmen savaştılar, ama yine mağlubiyet aldılar. Bu kez de sanki bu maçta şampiyon olmuş gibi saha ortasında sevinmeye başladılar. Çok merak ediyorum, tel örgü olmayan tribünlerden sahaya insanlar atlasa vebali ne olurdu acaba? Ya da bunu hiç düşündüler mi? Zannetmiyorum.



YORUM EKLE
YORUMLAR
Gursoy Derin
Gursoy Derin - 11 yıl Önce

Turkiye de futbol terorunun bitmesi icin once tepeden degisim baslamalidir. avrupada mac sonrasi ayni otobuste evlerine gidiyor adamlar. 40 firin ekmek yememiz lazim

banner208

banner148

banner150

banner153