banner171

KİM BU MİRZABEYOĞLU?

 Öyle bir adam düşünün ki, herhangi  bir suçla ilişkisi ispatlanamadığı halde, herkesin şikayet ettiği Türk yargı sisteminin yavaşlığından zerre kadar etkilenmeden çok kısa bir süre içerisinde ifadesi alınmış,iddianamesi hazırlanmış,mahkemesi icra edilmiş ve hakkında hüküm çıkmış. Hüküm dediysek İdam cezası yani, bildiğiniz asalım demişler adamı. Apo nun yakalanması ve idam cezasının kalkması ile de müebbet hapse çevrilmiş, halen cezaevinde yatmaya devam ediyor. Üstelik tecrit altında, tek başına bir koğuşta..

Anlattığım kişi Salih Mirzabeyoğlu’ndan başkası değil elbette.
 
28 Şubat sürecinde İBDA-C Terör Örgütü Lideri olduğu iddiasıyla 1998’de gözaltına alınarak yargılandı ve müebbet hapis cezasıyla cezalandırıldı. Yakalandığı güne kadar herhangi bir karakola düşme,gözaltına alınma,hakkında şikayet vb. olmayan bir isim, bir anda ülkenin en azılı suçlularından biri haline gelmiş oldu. Üzerine atfedilen suçların hiç birisi ispatlanamadı, gözaltında iken verdiği ifadenin üzerine eklemeler yapılarak jet hızıyla iddianame ve yargılamalar bitti. 
Yazmış olduğu 41 adet kitabı sayesinde etkilemiş olabileceği kesimlerin yaptıkları fevri hareketlerin örgüt yaftası içinde değerlendirilmesi ile, kendisini bu örgütün lideri olduğu iddia edilmiş ve ceza almıştır. Bakınız iddianamede geçen bir cümlede ne diyor : “İBDA-C adlı örgütün lideri olan kod adı ile kurulacak Büyük Doğu İslâm Devletinin Komutanı seçilecek olan Kumandan Kod Salih İzzet Erdiş'in örgüt mensuplarının gerçekleştirdiği eylemlere doğrudan doğruya katıldığı tespit edilememiş olmakla beraber....Lidersiz bir örgüt düşünülmediği gibi, örgüt mensuplarının gerçekleştirdiği eylemlerden de örgüt liderinin sorumlu tutulmaması eşyanın tabiatına aykırı düşer.” Bu ifade ne anlama geliyor biliyor musunuz? 
Eylemlere katıldığı ve talimat verdiği tespit edilememiş olmakla beraber örgüt lideri kabul edilmektedir! Yani ortada hiyerarşik bir ilişki yok. Hiyerarşi olması bir tarafa tanışıklık yok. Eylem yok. Talimat yok. Fikrî bir yakınlık, bağlılıktır söz konusu olan.
Bir örnek vererek bu ifadeyi açalım isterseniz. Meselâ AK Parti’li bir belediye başkanı adam öldürüyor. İşlenen bu suçtan dolayı, sırf o partiye mensup diye “Sanık AK Parti’lidir. Tayyip Erdoğan ile aralarında hiyerarşik bir bağ vardır. Talimatı ondan alması kuvvetle muhtemeldir. Madem hiyerarşik bir bağ söz konusudur, o zaman Tayyip Erdoğan da suçludur.” denilebilir mi? 
Nitekim kendi de ifadesinde anlatıyor bu durumu: “Komiser veya komiser yardımcısı Bahrinin “Yukarıdan bastırıyorlar; sen İBDA-C örgütünün lideri olduğunu mecburen kabul edeceksin .Biz sana kötülük yapmak istemiyoruz; isteseydik evinin bahçesine eroin gömer, eroin yakaladık derdik… Gel sen şunu (İBDA-C örgütü liderliğini) güzellikle kabul et…

Benim bu güzelliği kabul etmemem karşısında Mehmet hışımla atıldı: “Yuh be sana!.. Bi Terör Örgütü’nün başıyım diyemiyorsun, delikanlılık yapamıyorsun! Burada eylem yapmış kaç kişi seni öve öve bitiremedi... Bi slogan bile atamadın! İBDA ile İBDA-C arasındaki fark ve “kendinden zuhur” bahsi ile “anlamak için sordukları sorulara da, “ben orada 41 tane kitap yazmışım, okuyun” deyince, Bahri, şu tersine harika cevabı verdi:-“Aslanım, Savcı senin kitaplarını okuyacak değil. Buradan önüne ne giderse o…” iddianame 14 günde tamamlanıyor,mahkeme hakimi ise bugün Ergenekon zuhurunun gönüllü avukatlığına soyunmuş bir isim: Metin Çetinbaş. Yapıştırıveriyor İdam kararını..
 
Bu ve bunun gibi nice asılsız iddialar neticesinde Salih Mirzabeyoğlu, 28 Şubat cuntasının emriyle yıllardır hapiste. Aslında Meclis Darbe Araştırma Komisyonu kendisi ile görüşecekti fakat nedense zaman kalmadı diyerek bu görüşmeyi iptal ettiler. Ak Parti’nin 28 Şubat Sürecinin mağduru pozisyonunu alarak soruşturma açılmasına onay vermesi , asıl mağdurların derdine derman olacakmış gibi de gözükmüyor. Bozuk saat bile günde 2 defa doğruyu gösterir misali,CHP MV Hüseyin Aygün “"Mirzabeyoğlu Davası, 28 Şubat'la hesaplaşma konusunda Hükümetin samimiyetsizliği hakkında bilgi vermektedir” diyerek acı bir gerçeği yüzlere vuruyor.

Nihayetinde ise Salih Mirzabeyoğlu hapiste, tecritte, telegram işkencesi altında günlerini saymaya devam ediyor. Ne diyebiliriz ki, Allah kurtarsın..
YORUM EKLE

banner208

banner148

banner150

banner153