banner171

MAHSUN AYASOFYA

 Başbakan Erdoğan’nın Kızılcahamam kampında “Ayasofya yeniden ibadete açılacak mı?” sorusuna verdiği cevap kamuoyunu yeniden bu konuya çevirmiş oldu. 

“Hele bir  Sultanahmet Camii dolsun, ondan sonra değerlendirmeye alabiliriz..”
Başbakan’ın verdiği cevap yukarıda ki gibi.  Cuma günleri, kandiller, mevlitler, özel günler harici pek dolmayan Sultanahmet Camii’ni örnek göstererek Ayasofya konusunu genellemek şahsıma göre pek uygun olmadı. Zira , Fatih’in ve Feth’in sembolü olan Ayasofya, İstanbul’da ilçelerde-mahallelerde cemaate yetmediği için inşa edilen Camiilerle kıyaslanmamalıdır. Peygamber efendimizin (s.a.v) müjdesinin bir mührüdür Ayasofya. 
Aynı mantığı yürütür isek, madem Sultanahmet Camii’nin dolmaması ile bir bağlantı kuruluyor, o halde merak ediyorum Çamlıca ve civarındaki camiiler , çevredeki cemaate yetmiyor mu ki, Çamlıca’ya muazzam bir camii inşa edilmek isteniyor? Başka bir örnek ise, çevresinde hiç Hristiyan’ın yaşamadığı, yılda bir kez ayin yapılan Van Akdamar Kilisesi neden büyük paralar harcanarak ibadete açıldı? 
 
Aslında bu yukarıda sorduğum soruların cevapları benzerlik içeriyor.
Her iki örnekte de amaçlanan-yapılan hareketin birer sembol ifade ettiği gerçeği. Yapılacak Çamlıca Camii, özellikle Ak Parti iktidarında güçlenen Türkiye’nin imajına İslam dünyası nazarında katkıda bulunacak, geçmişte ecdatın yapmış olduğu büyük eserler gibi geleceğe iz bırakacak, deniliyor. Yine Akdamar Kilisesi, 1000 yıl önce inşa edilmiş, ayakta kalmış, bölgede yaşamış Ermenilerce kutsal kabul edilmiş bir yapı. 
Peki o zaman Ayasofya’nın günahı ne? Hele ki üzerine Fatih Sultan Mehmet Han’ın vakfıyesi ve bed-duası var iken? Ne yazdırmıştı Sultan Fatih ? “Ayasofya, kıyamete kadar cami olarak vakfedilmiştir. Bunu, Allah’a, ahirete, O’nun heybetine inanan hiçbir mahlûk; sultan olsun, hâkim olsun, bir mütegallibe olsun, değiştiremez. Kim vakfiyeyi değiştirirse; Allah’ın, meleklerin, bütün insanların laneti onların üzerine olsun. Yüzlerine bakan ve onlara şefaat eden hiçbir kimse bulunmasın.” 
Ayasofya’da müzeye çevrilmesinden önce kılınan son Cuma namazını M. Emin Akyüz şöyle anlatmıştı: “Vaktiyle içinde gürül gürül ibâdet edilen Ayasofya, bugün bütün elbiselerinden soyunmuş, ölü bir mezar sükûtu içinde bomboş durmaktadır. Avlusundaki şadırvanlar kurumuş, câmiin içindeki halılar, duvarlardaki levhalar, yazılar hepsi kaldırılmış... Bugünkü hâliyle Ayasofya, ayakta duran, mânâsından tecerrüd etmiş bir taş ve sütun yığını halindedir... Ayasofya, şimdiki hâliyle içinde mum yanmayan, istavroz ve günah çıkarılmayan bir kilisedir.”
 
Tüm dünya Müslümanları için nasıl ki İstanbul,ülkemiz sınırlarını aşan bir tarihi bir misyona sahip ise aynı şekilde Ayasofya da İslam ümmeti için önemli bir semboldür. Kudüs davasına, Mescid-i Aksa davasına sahip çıkan Müslümanlar elbette Ayasofya’nın şimdiki konumundan da muzdariptirler. Ayasofya Camii’nin minarelerinden okunacak ezanların şehadetleri tüm Müslümanların yüreklerinde bir sürur oluşturacaktır. Yazımızı bir anekdotla bitirmek istiyorum.
Fener Patrikhanesi işgal yıllarında iyiden iyiye asıl niyetini ortaya çıkarmaya başlamıştır. Yılan artık kavanozuna sığmıyordur. Patrikhanenin yaptığı ilk iş, ”Besle kargayı oysun gözünü” misali, çift kartal armalı bayrağı asmak olur. Sırada Ayasofya’yı yeniden kilise yapmak vardır. Fakat patrikhane buna henüz hazır olmadığını düşünmektedir. Bu işi en akıllıcası işgal kuvvetlerine yaptırmaktır ki bu amaçla Fransız taburu harekete geçirilir.
Bu düşünce başta olmak üzere bir de yer darlığı bahanesiyle Ayasofya’daki Türk taburunun burayı boşaltması istenir. Bu tabur Binbaşı Tevfik Bey adında asil bir Türk evladının taburudur. Binbaşı Tevfik Bey içinde bulunduğu yerin ne derece ehemmiyetli bir yer olduğunun canı kanı kadar farkındadır. Tarihçilerin lafzıyla “Binbaşı Ayasofya’ya sığınmıştır. Ayasofya binbaşıya”.
Dilerseniz şimdi de hadiseyi Dr. İlhan Akçay’ın Ayasofya Camii adlı eserinden aktaralım:
“Kasvetli bir gündü, İstanbul’un o yağmurlu, insanı kasvetten ağlatan mütareke günlerinden bir gün. Fransız taburu Ayasofya kapısına bütün teçhizatı ile dayanıyor. Fakat binbaşılarından emir alan Türk Mehmetçikleri onları içeriye sokmadılar, süngülerini uzatarak taburun yolunu kestiler. Caminin büyük giriş kapısına iki ağır makineliyi çapraz makas ateşi yapabilecek şekilde yerleştirmişlerdi. Türk kumandanı ağırbaşlı ve heyecanını saklar halde bu tarihî günde Yüce Mevlasına sığınarak, Fransız kumandanına sert ifade ile ne istediğini sorar. Camiye girip yerleşmek istediklerini öğrendiğinde, ‘Buraya giremezsiniz ve giremeyeceksiniz. Çünkü burası benim mabedimdir’ diye cevap verir.
Fransız kumandanı ile aralarındaki görüşme aşağı yukarı kaynaklara göre şöyle geçiyor:

Fransız kumandanı yeniden sorar:
- Siz asker değil misiniz? Burasını tahliye ederek bize teslim etmeniz için emir almadınız mı?
Binbaşı Tevfik Bey bu işgalci, küstah sözler karşısında gürleyen bir sesle şöyle karşılık verir:
-Evet, ben bir askerim. Bir asker olduğum için sizi, ben sağ oldukça geçirmeyeceğim. Ben aynı zamanda bir Türk’üm ve bir Müslüman’ım ve burası benim mukaddes mabedimdir. En büyük amir olan vicdanımdan aldığım emirle sizi buraya sokmayacağım. Şayet cebren girmeye çalışacak olursanız size ilk cevap verecek olan ağır makineliler. Yalnız bu kadar da değil; eğer bunlar maksadı temin etmezse caminin dört köşesine kâfi miktarda tahrip kalıbı yerleştirdim. Her şeye rağmen teşebbüsünüzde ısrar ederseniz bu koca mabet bu taburun üstüne çökecektir ve siz bu mabede giremeyeceksiniz. Arzu ederseniz buyurun deneyin...
Görüyorsunuz, Ayasofya başlı başına bir tarih. Türkiye nasıl jeostratejik ve jeopolitik bir devletse, İstanbul’da bir o kadar stratejik bir bölge. Ayasofya ise adeta bu stratejik merkezin kalbi. O Fatihlik kalbi alınırsa tüm beden de iflas etmiş demektir.
O yüzden diyoruz ki, Ayasofya yeniden ibadete açılsın, kalplerde açtığı yaranın acısı dinsin. Açılacağına da gönülden inanıyorum. Bugün olmasa da yarın, elbet Fatih’in İstanbul’u fethettiğinde kıldığı Şükür Namazında alnını secde ettiği yerlere bizler de torunları olarak yüzümüzü sürebileceğiz.
YORUM EKLE
YORUMLAR
Barış Alkanat
Barış Alkanat - 11 yıl Önce

nasipse orası birgün açılacak bir takım söylemlerin fikri hür vicdanı hür olan insanların düşüncelerinde sapma meydana getirmemesi gerekir orası bizim kaderimiz elbet ecdadımızın mirasına sahip çıkacak orasının açılacağını bildireceğiz tüm insanlara için rahat olsun sn.yazar

banner208

banner148

banner150

banner153