banner171

SİYASET VE GENÇLİK-1

Hani bir tablo vardır,hemen hemen her evin duvarlarını süsleyen. Sorar orda hepimize; “Bugün Allah için ne yaptın?” diye. Bilmiyorum hiç bu yazıya bakarak düşünen var mıdır “ben bugün Allah (c.c) için ne yaptım, onun hoşuna gidecek hangi davranışlarda bulundum?”

Vardır yada yoktur konumuz bu değil. Ama sizlere bu tablonun ve yazının çıkış hikayesini yazarak başlamak istiyorum yazımıza.

Bir gün Peygamber Efendimiz, evinde eshabı ile otururken oradakilere sorar : Bugün Allah için ne yaptınız? Cevap gecikmez Ashab-ı Kiramdan : Efendimiz, namaz kıldık,oruç tuttuk, yalan söylemedik,gıybet etmedik vb. Verilecek cevap çoktur zira. Efendimiz soruyu düzeltir ve açıklama gereği duyar : “Hayır, bu yaptıklarınız sizi Cehennem ateşinden kurtarmak için yaptığınız şeyler. Yani kendiniz için yapıyorsunuz. Peki Allah için ne yaptınız” Bu sefer Ashab, bilmiyorum Efendimiz, Allah için ne yapmamız gerek?

Ve Peygamber Efendimiz cevap verir : “Allah için bir şey yapmak istiyorsanız, onun Dünyadaki halifesi olan insanlara yardım ediniz, onların işini görünüz, işte o zaman Allah için çabalamış, onun hoşuna gidecek işlerde bulunmuş olursunuz”

Günümüze gelecek olursak, Allah için bir şeyler yapabilmenin yolu şu aşamada kamu yararı gözeten dernekler, vakıflar vb. ile güzel bir şekilde yapılabiliyor. Lakin en büyük hizmet yolu ise SİYASET’ten geçiyor. Siyaseti aklı selim bir şekilde, vatandaşlarının yararını düşünerek uygulayan kişi, belki farkında dahi olmasa en büyük sevaplardan birini işliyor demektir.

Bakınız, işte siyasetin çıkış noktası yukarda özetlediğimiz konu olsa, bugün bırakın Gaziosmanpaşa,İstanbul ve Türkiye’yi, tüm dünyada huzur ve refah kapıları ardına kadar aralanmış olur. Siyaseti amaç yerine araç olarak kullanmasının bilincinde olan insanları arayıp bulma yükümlülüğümüz vardır, olmalıdır.

1960 yılından itibaren Türkiye’de siyaseti tu-kaka olarak göstermek isteyenlerin sayısı bir hayli fazla. Amaçları; insanları ve toplumu hissizleştirip kendi belirledikleri dar çerçeve içerisinde ülkeyi yönetmekten başka bir şey değil. Tam tersi durumlar da olmadı değil güzel ülkemde. 1980 öncesinde özellikle gençleri, siyaset kullanarak bu zümreye karşı (aksine bu zümreyle beraber demek lazım) ayaklandırdılar,yüzlerce-binlerce gencin kanına girdiler, ailelerinin ocaklarına ateş düşürdüler.

Etkilerini hala yaşıyoruz, bugün gençler, kulaklarında MP3 oynatıcılar, saçlar ve kıyafetlere aşırı özen gösteren tarzda davranışlar, ve hatta konuşma biçimlerine kadar siyasetten uzak kalmış durumda.

Ama 2001 yılında siyaset hayatına başlayan Ak Parti’de durum hiçde böyle değil. Gençlere değer veriliyor, siyaseti hangi amaçlarla kullanmaları gerektiği gösteriliyor, en önemlisi de yaşadığı çevrenin gönüllü birer temsilcisi hüviyetine büründürüyor. Ak Parti çatısı altında siyasete başlayan gençler arasında, bugün Belediye Başkanları, Bld.Bşk.Yardımcıları,İl Genel Meclis Üyeleri ve Belediye Meclis Üyeleri var. Onlar, temelini almış oldukları siyasi ahlakı bugün bahsettiğim mecralarda layıkı ile yerine getirmeye devam ediyorlar,devam edecekler.

Siyasetin körü körüne bağlılık olmadığının farkına varmamız gerekiyor. Umuyorum gençlerimiz de bunun bilincinde olacaklar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ifade ettiği üzere “Siyasetin tek limanı ahlaktır” sözü, sadece Ak Parti’li olarak değil, Türkiye’de faaliyet gösteren tüm parti gençleri için de bir düstur olacaktır.

Önümüzde ki hafta “Siyaset ve Gençler” konulu yazımıza devam edeceğiz, Allah’a emanet olun ve bugün Onun için bir şeyler yapın.


YORUM EKLE

banner208

banner148

banner150

banner153