banner171

Soylu:"Türkiye'nin Yeni Anayasasını Yaptırmak İstemiyorlar"

Dp E.Gn.Bşk.Süleyman Soylu, Samanyolu Haber TV’de canlı telefon bağlantısıyla katıldığı programda, Bahçeli ve Gök’ün Fettullah Gülen ile ilgili açıklamalarını değerlendirdi. Arka arkaya gelen açıklamaların tesadüf olmadığını savunan Soylu, yaşananların büyük bir oyunun parçası olduğunu belirtti.

Soylu:
Dp E.Gn.Bşk.Süleyman Soylu, Samanyolu Haber TV’de canlı telefon bağlantısıyla katıldığı programda, Bahçeli ve Gök’ün Fettullah Gülen ile ilgili açıklamalarını  değerlendirdi. Arka arkaya gelen açıklamaların tesadüf olmadığını savunan Soylu, yaşananların büyük bir oyunun parçası olduğunu belirtti.

fSon günlerde Fettullah Gülen ile ilgili Devlet Bahçeli ve İsa Gök’ün yaptığı açıklamaları, büyük bir fotografın parçaları olarak nitelendiren Süleyman Soylu “Öyle anlaşılıyor ki Türkiye seçime giderken çok daha önce yapılmış bir hazırlık bugün eksik birtakım izleri olsa da devreye koyulmaktadır. Yani Türkiye’de bu millet çok sıkıntılı günler geçirdi. 28 Şubat’tan önce yapılan ve Türkiye’nin önüne koyulan fotografı biz o gün sonucunun ne olduğunu bilmeden seyrettik. 12 Eylül’den önce konulan fotografı ne olduğunu  bilmeden seyrettik. 1960’tan önce Türkiye’nin hemen her tarafında bir şekilde demokratik bir hükümeti ortadan kaldırmak için yapılan organizasyonların tamamını bu millet ne olduğunu bilmeden seyretti. 27 Nisan’dan önce de aynı. Şimdi de anlaşılıyor ki bu ülkede bir güç yaratıp o gücü taşlayıp, sonra da var olan eski sistemin önemli ölçüde devam etmesini sağlamaya çalışılan bir oyun yeniden oynanmaya çalışılıyor” dedi. 

28 Şubat gibi, bu aynen 12 Eylül öncesi gibi büyük bir senaryodur  

Türkiye’nin, bazı güç odakları tarafından seçim sürecinde  manipüle edilmek istendiğine vurgu yapan Soylu şunları kaydetti:

“Yani kimse bu açıklamaların “aman bir şekilde Ahmet Şık ve Nedim Şener’le ilgili ortaya çıkan tablodan kaynaklandığını söylemesin. Bakın, buradan Türkiye’yi takip edenleri uyarıyorum, Türkiye’yi yönetenleri de uyarıyorum. Bu aynen 28 Şubat gibi, bu aynen 12 Eylül öncesi gibi büyük bir senaryodur. Derin devlet, bütün ama bütün herşeyiyle beraber harekete geçmiştir. Bugün sabah, benim ofisime bir dergi geldi. Her ay veya iki ayda bir, yıllardan beri de gelir. Bakın derginin kapağındaki resimde sayın Bahçeli’yi ve sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu ve birfotografla bezeyen bir resim var. Ve bu resimin altında şunları söylüyor: “Vatandaşlık görevini yap,seçime mutlaka katıl, ülkenin ve milletin geleceği senin bir oyunla şekillenecektir. Oy kullanmamak, oy kullanmak istemediğin partiye oy vermemek demektir. Oyunu %10 barajını geçen bir partiye ver.” Arkasında da şöyle bir yazı var: Cumhuriyet kurulduğundan beri hiçbir seçim, 12 Haziran’da yapılacak seçimler kadar yaşamsal bir öneme sahip olmamıştır. Çünkü cumhuriyet, Atatürk devrimlerinin kazanımları ve çağdaş bir devlet olma niteliklerini tümüyle yitirmeye ilk defa bu kadar yakın da ondan. Ve geriye kalan üçbeş kaleyi de ele geçirecek ve dikensiz gül bahçesi haline gelen Türkiye’yi de kısa sürede Sünni, İslam ve Şeriat ağırlıklı federal ve despot olarak nitelendirilebilecek bir rejim, uygulamaya konulacaktır.” Bunu Türkiye’de insanlar masumane bir olayın bir parçası olarak nitelendirmesinler. Ve burada özellikle hem sayın Bahçeli’nin hem de sayın Gök’ün yaptığı açıklamaları tesadüfen birbiri ardına söylenmiş açıklamalar olarak görmesinler.” 

Sebep sayın Fettullah Gülen Değil 

Yapılan açıklamaların asıl kaynağının sayın Fettullah Gülen değil,Türk halkının demokrasiye doğru gidişi ve halkın iktidarı olduğunu belirten Süleyman Soylu,

“Bu saldırının sebebi, sayın Fettullah Gülen değildir. Bu saldırının sebebi aslında Türkiye’de mazlum insanlar ilk defa iktidara gelmektedirler, bu ülkede halk ilk defa iktidara gelmektedir, cemaat dövülerek ve cemaat üzerinden başka bir algı oluşturularak Türkiye’de 12 Haziran 2011 tarihinde yapılacak seçimlerde iktidarın rengini ve Türkiye’nin değişim yönünü bir şekilde etkilemeye çalışmaktadırlar. İşin şekli budur.Bu adamların çıkıp İsa Gök’ün de sayın Bahçeli’nin de çıkıp aslında Türkiye’de bir gerçeği haykırmaları lazımdır. “Bugün niye  sayın Fettullah Gülen Amerika’da” diye sormaları lazımdır. Bu, Türkiye’nin ayıbıdır diye sormaları gerekir.” Dedi.

“Hakkında bütün dünyanın övgüler düzdüğü, aslında bütün ülkemizin minnettar olması gereken bir anlayışa yapılan çirkin bir saldırıyla da muhatap olmamak lazım. Fakat yine de insanın içi hazmetmiyor. Çok samimi söylüyorum ki benim içim hazmetmiyor. Ömründe tek bir dikili ağacı olmayan insanlar, kendi genel merkez binalarından başka hiçbirşeyin, hiçbir menkulun sahibi olmayan insanlar, Allah rızası için bu ülkenin Diyarbakır’dan Edirne’ye kadar her noktasında; dünyanın her noktasında, Afrika’dan Asya’ya, Balkanlar’dan Amerika’ya kadar her noktada bu milletin temel değerlerini dünya ile bütünleştirmeye çalışan bir anlayışa şiddetle saldırıyorlar. Açıkça söylüyorum, benim bunu Müslümanlık adına, Türklük adına, Anadolu insanının adına, milliyetçilik adına ve bu ülkenin gelecği adına kabul etmem mümkün değildir. Milliyetçilik sadece bu ülkedeki başka bir etnik unsura saldırarak veya onun korkusu üzerinden beslenerek oy toplamak değildir. Milliyetçilik bu ülkenin insanlarını daha iyi okutmaktır, bu ülkenin insanlarının gözünü açmaktır, bu ülkenin gençlerini rekabete hazırlayabilmektir, bu ülkenin gençlerini evrensel düşünme yeteneğine sahip kılabilmektir ve bu ülkenin insanlarını birbirlerini sever hale getirmektir.“  

Yeni Anayasayı Yaptırmak İstemiyorlar 

Birtakım güçlerin, aslında yeni anayasa sürecini baltalamak istediğine de değinen Soylu, bu konuda şunları kaydetti: “Şimdi Türkiye, önemli bir şekilde modernleşme, demokratikleşme, sivilleşme, çağdaşlaşma alanında ve halk iktidarı alanında yeni bir evreye doğru gitmektedir. Bunun adı Ak Parti iktidarı olabilir, bunun adı CHP iktidarı olabilir, bu önemli değil. Ama bir şey var ki Türkiye’nin yeni anayasasını yaptırmak istemiyorlar ve bunun için topyekün bir harekete kalkışmış durumdalar. Ben bunu görüyorum ve burada halkımızın bütün bu tabloyu çok büyük bir yüreklilikle okuduğuna inanıyorum.” 

Cumhurbaşkanı Kaygısının Sebebini Açıklamalıdır 

Konuşmasında, son günlerde Cumhurbaşkanı’nın yaptığı açıklamalara da değinen Süleyman Soylu, Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarının devleti temizlemeye çalışan memurun geri adım atmasına sebebiyet verebileceğine dikkati çekti: 

“Sayın cumhurbaşkanımı çıktı iki tane açıklama yaptı. Bir, dedi ki “çok kaygılıyım”. Neden kaygılı olduğunu bir izah etsin bize. Biz bu ülkenin ferdiyiz, o da cumhurun cumhurbaşkanıdır. Neden kaygılı olduğunu ortaya koyması gerekir. Bir ülkede devletin başı, kendi memuru için “ben senin yaptığın işlemlerden kaygı duyuyorum” derse, o devlet memuru tek adım atamaz artık. Çünkü arkasından siyasi irade ve devlet iradesi çekilmiş demektir. Ben bunu son derece yanlış bir beyan olarak görüyorum ve bugünkü cumhurbaşkanı bugüne kadar siyasi bütün irade, Ergenekon Çetesi ile mücadele edenlerin arkasındaydı. Ama ilk kez birkaç günden beri bu değişmiştir. Bunun siyasi bir tarafı olmaz. “Efendim, işi biraz yumuşatalım, bilmemne edelim”..Türkiye’de faili meçhuller yapılırken; Türkiye’de insanlar geceyarısı evlerinden alınırken; Türkiye’de insanların telefonları dinlenip insanların önüne şantaj dosyaları konulurken; Türkiye’de insanların mali, iktisadi, ticari olarak üzerlerine patır patır gelinirken; Türkiye’de bir gecede iktidar devredilirken kimse kimseye merhamet etmedi. Burada “kimse kimseye acımasız olsun” demiyorum. Hukukun ilkeleri içerisinden kimse çıkmasın. Zaten bir ülkenin cumhurbaşkanı söz söylerken anayasaya bağlı olmalıdır. Bugün anayasanın 138.maddesine göre alenen hata yapmaktadırlar. Bugün Türk Ceza Kanunun 288.maddesine göre alenen hata yapmaktadırlar.” 

İşportacının Oğlunun Aldığı Riski Alamadılar  

“Dün bir HSYK üyesinin bir beyanını dinledim. Ve ben “evet” diye Türkiye’de adım adım gezen ve bu konuda ter damlatan bir adam olarak utandım ve üzüldüm. Bugün CHP’den aday olan Kadir Özbek’ten hiçbir farkı yok o adamın benim için. Türkiye’de kimse kimse için, hele bir üst yetkili bir alt yetkili için veya Zekeriya Öz için hiçkimse “biz onun burnunu sürtmedik” diye bir lafı söyleyemez. Bu yanlış bir sözdür. Türkiye’de 4 yıldan beri hiçkimsenin cesaret edemediği, daha önce cesaret edip bunu canıyla ödeyen insanlardan sonra kimse bu iş için adım atamazken bir kez daha bir kişi çıktı; evet siyasi irade de bunun arkasında oldu, bunun da hakkını teslim etmek lazım, ama Türkiye’de olmayan, olması hiçbirimiz tarafından hayal edilmeyen, hepimizin siyasi ve ülkenin geleceğiyle ilgili beynimizi aklımızı formatlayabileceğimiz yeni bir alana doğru bizi çekti. Bu ülkede haksızlık yapan insanların haksızlığın yanına kâr kalmayacağını, bu ülkede el altından Türkiye’nin yönetilemeyeceğini, Türkiye’nin şeffaf bir devlet olduğunu, demokratik bir devlet olduğunu, hukuk devleti olduğunu  bir tek adam, bir işportacının oğlu ortaya koydu. Bu ağırlarına gitmiş olabilir. Ankara’da müsteşar yardımcılığı yaparken, orada bürokraside bulunurken elbette her hükümete kuyruk sallarken Zekeriya Öz’ün veya onun arkadaşlarının aldığı riski bunlar almadılar. Ben bunu şiddetle Tel’in ediyorum, kınıyorum ve bu üslubun Kadir Özbek üslubundan hiçbir farkı olmadığını söylemek istiyorum.” 

Millet Kendisiyle Beraber Olanı Seçer 

“Sayın Bahçeli siyasetçidir. Elbette ki seçime gitmektedir, siyasi birtakım üsluplar kullanmak doğal hakkıdır ama kendisine siyasi anlamda cevap veremeyecek insanlara karşı ağır bir dille ifade ortaya koymasını ben son derece yakışıksız bulunuyorum. Ben Erzurum’daydım, sayın Bahçeli de Erzurum’daydı. Erzurum’da o “Hayır Toplantısı” yapıyordu, ben de oradan geçip Ağrı’ya gidiyordum. Orada kaç kişiyle toplantı yaptığını bir kere hatırlasın. Bu milletin temel değerlerine karşı gelmesinler. Bu milletin temel değerlerine karşı gelirlerse bu millet adamı üzer. Hem de onu dövmez, onu köteklemez, ona ağır bir şey yapmaz ama sandıkta ona gereken cevabı verir. Bu millet temel değerleriyle birlikte ayaktadır. Sayın Fettullah Gülen, sayın Zekeriya Öz. Hepsi milletin gönlünde yerlerini almışlardır, hizmetlerinin ne olduğu bellidir. Birkaç siyasinin söz söylemesiyle de bunların hizmetleri sadece bugün değil..Bugün hala dönüyoruz Bediüzzaman’a referans veriyoruz, Said’i Nursi’ye referans veriyoruz. Bugün hala dönüyoruz, Yunus Emre’ye referans veriyoruz, bir şekilde Mevlana’ya referans veriyoruz, bugün hala dönüyoruz 1400 yıl önce İslâm dininin bize bıraktıklarına referans veriyoruz. Bugün hala dönüyoruz, kurtuluş mücadelemizi yapanlara referans veriyoruz.Demek ki hakkıyla yapılanların hiçbirisini bu millet unutmayacaktır. Herkesi  uyanık olmaya davet ediyorum.


YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner208

banner148

banner150

banner153