gphaber
2016-08-03 14:58:25

FİTNEYE KUR’AN’DAN UYARI:

Abdülmecid YILDIZ

03 Ağustos 2016, 14:58

Adem (as)’dan beri yeryüzünde fitne eksik olmamıştır. Zira Allah-u Teâlâ hazretlerine ilk asi olan Şeytan aleyhi lâne en büyük fitneci olarak Adem oğlunun imtihanı olarak verilmiştir. Şeytan (al) yeryüzünde fitne ve günahı yaymak için bütün imkânları ve fırsatları kullanmaktadır. Bu birinci fitne odağı ile insanoğlu maneviyatını ve Rabbine kulluğunu halisane yapabildiği müddetçe sağlıklı bir mücadele verebilir ve başarılı da olabilir.
Ancak İnanoğlu’nun başına gelen bir ikinci fitne odağı var ki bununla mücadele etmek hem manevi ve hem de maddi alanda olmasını gerektirmektedir. Zira bu Fitne odağı insanoğlunun kendi içinden ve Adem soyundan gelmektedir. Kiminin akrabasıdır, komşusudur ya da en azından bir insan olduğu için onu insan olarak değerlendiririz. Bu yüzden fert olarak da, cemiyet olarak da ve hatta devlet olarak da yanılır ve tuzağa düşeriz. Tıpkı FETÖ vakasında olduğu gibi. Çoğu insan onları ıslah ediciler olarak görüp kardeşçe davranmışlar ve destek olmuşlardır ancak onlar bütün bu iyi muameleleri fitnelerine malzeme olarak biriktirip toplumun başına bela olmaktan beri olmamışlardır.

İşte bu ikinci ve en tehlikeli Fitne odağı yüce Kur’an’da belirtildiği gibi YAHUDİ kavmidir. Onlar asla insanlığa hayırlı bir davranışta bulunmazlar. Hayır gibi görünenlerin altında da büyük tehlikeler gizlerler. Onlar fesat ve fitne çıkararak insanları biri birine kırdırır ve kendilerinin hakimeylerini ve zenginliklerini sürdürmeye çalışırlar. Onlar için kan ve gözyaşı en verimli hasatlarıdır.

Burada sözü fazla uzatmadan Yüce Kar’an’da Neml suresinden bir ibret levhası sunarak düşünce dünyanızı biraz meşgul etmek istiyorum: Enfal suresinde Rabbimiz buyuruyor ki:

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِ
48. وَكَانَ فِي الْمَدِينَةِ تِسْعَةُ رَهْطٍ يُفْسِدُونَ فِي الْأَرْضِ وَلَا يُصْلِحُونَ Şehirde dokuz kişilik bir çete vardı. Bunlar yeryüzünde bozgunculuk yapıyorlar ve ıslaha çalışmıyorlardı.


49. قَالُوا تَقَاسَمُوا بِاللَّهِ لَنُبَيِّتَنَّهُ وَأَهْلَهُ ثُمَّ لَنَقُولَنَّ لِوَلِيِّهِ مَا شَهِدْنَا مَهْلِكَ أَهْلِهِ وَإِنَّا لَصَادِقُونَ Aralarında Allah adına and içerek şöyle dediler: "Mutlaka onu ve ailesini geceleyin öldüreceğiz sonra da velisine; ‘Biz onun ailesinin öldürülüşüne şahit olmadık. Biz kesinlikle doğru söyleyenleriz’, diyeceğiz."

50. وَمَكَرُوا مَكْراً وَمَكَرْنَا مَكْراً وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ Onlar bir tuzak kurdular. Farkında değillerken Allah da bir tuzak kurdu.


51. فَانظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ مَكْرِهِمْ أَنَّا دَمَّرْنَاهُمْ وَقَوْمَهُمْ أَجْمَعِينَ
Bak onların tuzaklarının sonucu nasıl oldu: Biz onları ve kavimlerini topyekün helak ettik.

52. فَتِلْكَ بُيُوتُهُمْ خَاوِيَةً بِمَا ظَلَمُوا إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً لِّقَوْمٍ يَعْلَمُونَ
İşte zulümleri yüzünden harabeye dönmüş evleri! Şüphesiz bunda bilen bir kavim için bir ibret vardır.

53. وَأَنجَيْنَا الَّذِينَ آمَنُوا وَكَانُوا يَتَّقُونَ
İman edip Allah’a karşı gelmekten sakınmakta olanları ise kurtardık.


LÂNETLİ KAVİM İSRAİLOĞULLARI
Maide suresinde Allah sübhanehu ve Teâlâ hazretleri mü’min kullarını şöyle ikaz ediyor:

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِ
12. وَلَقَدْ أَخَذَ اللَّهُ مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَائِيلَ وَبَعَثْنَا مِنْهُمُ اثْنَيْ عَشَرَ نَقِيبًا وَقَالَ اللَّهُ إِنِّي مَعَكُمْ لَئِنْ أَقَمْتُمُ الصَّلَاةَ وَءَاتَيْتُمُ الزَّكَاةَ وَءَامَنْتُمْ بِرُسُلِي وَعَزَّرْتُمُوهُمْ وَأَقْرَضْتُمُ اللَّهَ قَرْضً
Andolsun, Allah İsrailoğullarından sağlam söz almıştı. Onlardan on iki temsilci -başkan- seçmiştik. Allah şöyle demişti: "Sizinle beraberim. Andolsun eğer namazı kılar, zekâtı verir ve elçilerime inanır, onları desteklerseniz, (fakirlere gönülden yardımda bulunarak) Allah'a güzel bir borç verirseniz, elbette sizin kötülüklerinizi örterim ve andolsun sizi, içinden ırmaklar akan cennetlere koyarım. Ama bundan sonra sizden kim inkâr ederse, mutlaka o, dümdüz yoldan sapmıştır."


فَبِمَا نَقْضِهِم مِّيثَاقَهُمْ لَعنَّاهُمْ وَجَعَلْنَا قُلُوبَهُمْ قَاسِيَةً يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ عَن مَّوَاضِعِهِ وَنَسُواْ حَظًّا مِّمَّا ذُكِّرُواْ بِهِ وَلاَ تَزَالُ تَطَّلِعُ عَلَىَ خَآئِنَةٍ مِّنْهُمْ إِلاَّ قَلِيلاً مِّنْهُمُ فَاعْفُ عَنْهُمْ وَاصْفَحْ إِنَّ اللّهَ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ ﴿١٣﴾
İşte, verdikleri sözlerini bozmaları sebebiyledir ki onları lânetledik, kalplerini de kaskatı kıldık. Kelimeleri yerlerinden kaydırarak (tahrif edip) değiştiriyorlar. Akıllarından çıkarmamaları istenen şeylerden önemli bir kısmını da unuttular. (Ey Muhammed!) İçlerinden pek azı hariç, onların daima bir hainliğini görüyorsun. Yine de sen onları affet ve aldırış etme. Çünkü Allah, iyilik yapanları sever.
Sözün en güzeline tâbî olduk elhamdülillah. Rabbim sırat-ı müstakim üzere ümmeti sabit kılsın. Amin. Vesselâmu âlâ men ittebeğel Huda .


Abdülmecid YILDIZ
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.