gphaber
2016-12-30 14:04:05

MÜSLÜMAN VE YILBAŞI (NOEL)

Abdülmecid YILDIZ

30 Aralık 2016, 14:04

Her millet kendi kültür ve medeniyetini yaşamak, yaşatmak ve geliştirmek zorundadır. Aksi takdirde egemen kültürlerin ve milletlerin içinde kaybolur giderler. İnanç, Kültür, Tarih ve medeniyet milletleri millet ve devlet yapan temel unsurlardır. Kültür ve medeniyet vasıtasıyla geri kalmış toplumlar sömürülmüş ve esir alınmışlardır.

Dünyaya 1400 yıldan beri nizam ve adalet öğreten bizim milletimiz, ne yazık ki son asırda kendini kaybetmiştir. Akdeniz’i göl yapan, yedi kıtaya hükmeden, bir fermanla Kralları hizaya sokan bu millet nasıl oldu da birden bire yıkıldı ve ayağa düştü? Elbette ki kendi değerlerini yitirmekle.. Aslında Yahudilerin İspanya’dan kovulup Osmanlı tarafından kabul edilmeleri bu sürecin başlangıcı sayılabilir. Zira yeryüzünde fitne ve fesat çıkarmak, peygamberleri öldürmek, Allah’ın dinini ve kitaplarını bozmak ve tahrif etmek gibi büyük günahların sahibi olan Yahudi, bu yıkım işlemini gerçekleştirmiştir. Yavaş yavaş millete dinini, töresini, kültür ve medeniyetini unutturmaya başlamıştır. Halkın arasına çeşitli meslek ve meşrepten insanlar yetiştirip sokarak temel değerleri önce hafifi alıp, alay ederek küçük düşürmüş ve sonra da toplumun içini boşaltmıştır. Kendi değerlerini hiç bir zaman yabancı toplumlara vermemiş, aksine önce yerel değerleri küçük düşürüp sonra o toplumların düşmanlarının kültürünü ortaya sürüp onlara kabul ettirmiştir. Böylece kimlik bunalımı ve değer kaybına uğrayan millet kolayca içten içe yıkıma sürüklenmiştir.
Bu yıkımın son darbesini de Tarihlerin büyük yalanlarla kahramanlaştırdığı KAMAL vurmuştur. Koca bir imparatorluğa ihanet ederek onun yıkılmasına sebep olmuş, akabinde de sahte bir kahramanlıkla kendini millete zorla da olsa kabul ettirmiş ve devletin başına geçmiştir. Ardından milletin temel değerlerini bir, bir yok edip yerine batının kültür ve medeniyetini yerleştirmiştir. Hem de binlerce Müslümanın kanı ve canı pahasına. 1400 yıllık hilâfet ve Kur’an kanunlarını kaldırıp, yerine batının sapık kanunlarını getirdi. Haram olanları helal, helal olanları haram eyledi. Yahudi’nin şapkasını ve kıyafetlerini savaş yorgunu aç ve sefil düşmüş millete zorla dayattı. Kur’an’ı ve Kur’an yazısını yasaklayıp Latin harflerini getirerek bir milleti bir günde cahil bıraktı. Camiler kapatıp ezan ve Kur’an’ı yasakladı. Yüzünü yabancı erkeğe göstermekten hay duyan Müslüman kadını soyup yarı çıplak ederek Avrupa’ya gönderip sergiledi. İçki içmeyi kendisi bizzat öncülük ederek moda ve gelenek haline getirmiş ahlak yerle bir edilmiştir. Dünya teknolojide büyük gelişmelere imza atarken KAMAL milletin donuyla, ezanıyla, karısı ve kızıyla uğraşmıştır. Dini değerleri tamamen tahrif etmiş, Türkçe ezan, ibadet ve Kur’an saçmalıklarını getirmiştir. Böylece harf inkılabıyla cahil bırakılan toplum içi boş tenekeye döndürülmüş arkasından da batının bütün kirli ve ahlaksız adetlerin getirip yerleştirmiştir. Toplumu daha çabuk batının kölesi haline getirebilmek için ise ilk olarak Ankara bira fabrikasını ve İstanbul Eroin fabrikalarını kurup milleti uyuşturmuştur. Dünya sanayide devrim yaparken Türkiye’de alkol ve eroin fabrikaları kurup memleketi iyice batma noktasına getirmeye çalışmışlardır.

Allah (cc) bu ümmeti ve milleti sevdiğinden dolayı ve bu topraklarda yatan şehitlerden dolayı bu tuzaklardan bizi kurtardı. Millet artık kendisi gibi düşünen tarihine ve kültürüne bağlı bir nesli yönetime getirdi. Ancak henüz içimize işlemiş olan Hıristiyan ve Yahudilerden ve onların sapık kültürlerinden kurtulmuş değiliz. Millet ve ümmet olarak kurtulmak, dünya ve ahiret hayatında kurtuluşa ermek istiyorsak artık kendimizi değiştirmemiz ve doğru yola dönmemiz gerekir ki bizim yöneticilerimiz de tam manasıyla o yolda yürüyebilsinler. Zira bir millet kendini değiştirmedikçe Allah onları değiştirmez ve toplum layık olduğu kişiler tarafından yönetilir kuralınca davranmak zorundayız. Aksi takdirde kâfirlerin sapıklıklarına kurban gideriz ve iki dünyamız da harap olur.

İşte bu sapık kültür ve geleneklerden biri de NOEL denen ahlaksız bayram ve eğlence günüdür. Kâfir dünyası bunu İsa (as)’ın doğum günü olarak pazarlamaktadır ki bu büyük bir yalandır. Zira onun doğum günü bilinmemektedir. Ayrıca bir peygamberin doğum günü veya haftası böyle mi kutlanır. Yani içkiler, fuhuş ve kumar partileri ve daha bir yığın ahlaksızlıkla mı kutlanmalı bir peygamber doğum günü? Tamamen yalan. Yahudi’nin dünyaya ektiği fitnelerden biridir ki bütün Hıristiyan âlemini içine aldığı gibi diğer milletleri ve bu arada Müslümanları da tuzağına düşürmüştür.


Müslüman şu anda bu kâfir geleneğini kutladığı kadar, kendi yılbaşı olan Hicri yeni yılı kutlamamaktadır. Bu ne gaflet ve dalalettir? Hâlbuki 1 Ocak tarihi Hıristiyanların için yılbaşı olabilir fakat bu tarih Müslümanlar için bambaşka ve muhteşem bir olayın yıl dönümüdür. Âlemlerin efendisinin Mekke’yi fethettiği gündür 1 Ocak günü. Tarihimiz bize öyle unutturuldu ki kendimizi kaybetmiş durumdayız. Bu kayıp bizi neredeyse küfür denizinde boğacak. Artık uyanmak ve kendimize gelmek zamanı gelmiş ve geçmektedir. Dünya Müslümanlarının çekmekte olduğu acılar ve yaşadıkları zulümler başımıza gelmeden kendimize gelmemiz gerek. Aksi halde, Bosna’da, Irak’ta, Suriye de olanlar bizim başımıza da gelebilir. 
Ancak biz inanıyoruz ki taş düştüğü yerden kalkar ve inşallah İslam ümmeti bu memlekette düşürüldü ve yine burada ayağa kalkacaktır ve bu zafer günü de çok yakındır. Bu şuurla bütün Müslümanlar artık kâfir geleneklerini terk etmelidir. Zira bizim omuzlarımızda büyük sorumluluklar yüklüdür ve bu tarihteki en büyük şereftir. Zira Ümmetin umuduyuz ve inşallah ümmeti bir araya bizi getireceğiz. Tekrar Şu ilâhî emri sunarak Ümmeti uyarmak istiyorum:

“Maide:51. يَاأَيُّهَا الَّذِينَ ءَامَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْيَهُودَ وَالنَّصَارَى أَوْلِيَاءَ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ مِنْكُمْ فَإِنَّهُ مِنْهُمْ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ
Ey inananlar! Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah zalimler topluluğunu doğruya iletmez.”


Bu ayet-i kerimenin mucibince amel eden millet kazanır. Yazımı Mehmet Akif ERSOY’un mevzuyla ilgili bir şiiriyle bitirmek istiyorum:
Ya Rab! Böyle mi olacaktı, benim cennet yurdum?
Baktım da etrafıma yalnızım, ağladım durdum.
Bir mânâ veremedim, şu Milâdî yılbaşına!
Şaştım da kaldım, Müslümanların vah telaşına!
Çevirdim başımı, nereye ettimse bir nazar.
Gördüm ki, Noel için hazır, yer-yer çarşı-pazar.
Haykırmak gelmişti içimden, seslendim millete.
Heyhat! Duyuramadım, ne Âhmed'e ne Mehmed'e.
Ey Âlem-i İslâm'ın baş tacı, büyük Türkiye!
Mukaddesatı unuttun, Avrupa diye diye!
Yurdumu işgal eylemiş, şu garbın safsatası, 
Kiminin maymunu var, kiminin "Noel babası!"
Anladım, zaman geçmekte bugün dünden de beter.
Kim bilir? Yarın ne hâle düşecek bu şaşkın beşer.
Kulaklar tıkanmış, gözlere çekilmiş perde.
Nankör adam, fazilet arıyor geçmiş giderde.
İslâm’dır bu vatanın dini, kitabı Kur'an-ı Kerîm'dir.
Müslümanın bayramı, Ramazan ve Kurbandır.
Kalamaz bu böyle Fatih’in, Yavuz’un diyarı, 
Noel kutlamada, geçerek hıristiyanları.
Maziyi düşündüm de, hayran oldum istiklâle 
Ecdadıma söz verdim, varmak için istikbâle, 
Çanakkale'de şehidlerim kefensiz yatıyor!..
Sakarya'nın rengi, hâlâ kıpkızıl kan akıyor!..
Şehidlik, gazilik şerefidir Müslümanların.
Düşmanlara alkış tutmak, işidir alçakların.
Şu alçakça yaşayanların aklına yanayım.
Gel ölüm gel, neredesin? Kanımla yıkanayım!
İstemem bu hayatı, Sultan etseler cihanda.
Ölürüm, şerefimle yatarım, toprak altında.
Ya Rab! Hidâyet ver kurtulsun bu millete.
Vesselâmu a-âlâ men ittebeğel Hûda..

ABDÜLMECİD YILDIZ
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.