banner171

Ahmet Taşgetiren'in 1997 yılında kaleme aldığı 'Seni Seviyoruz Savunan Adam

Ahmet Taşgetiren'in 1997 yılında kaleme aldığı 'Seni Seviyoruz Savunan Adam...' yazısı, milyonların Erbakan'a bu ismi vermesini sağladı.. İşte Ahmet Hakan tarafından seslendirilen o yazı:

Ahmet Taşgetiren'in 1997 yılında kaleme aldığı 'Seni Seviyoruz Savunan Adam

Gazeteci yazar Ahmet Taşgetiren'in 27 Kasım 1997'de köşesinde 'Seni Seviyoruz Savunan Adam...' adlı yazısı dün vefat eden Erbakan'ın hayatını en iyi anlatan yazı olarak arşivlerdeki yerini aldı..

İşte Taşgetiren'in o yazısı ve Ahmet Hakan'ın sesinden,

Seni Seviyoruz Savunan Adam...

(İstanbul, 20 Kasım 1997)

"Genç adam seher vakti kalktı. Gecenin derinliği her yerde hissediliyordu. Abdest aldı. İki rekat namaz kıldı. Yasin-i Şerifi okudu. Sonra dua etti.

"Rabbim, dedi, onun göğsüne inşirah ver, göğsünü genişlet... işini kolaylaştır. Dilindeki düğümü çöz, ta ki sözleri doğru anlasınlar." O güne kadar pek kere eleştirmişti. Zaman zaman "Acaba gerçekten samimi mi?yoksa..." diye sorular ve ihtimaller arasında bocaladığı bile olmuştu. Ama işte şu tercih noktasında aklına duadan ve muhabbetten başka bir şey gelmiyordu.

71 yaşında yüzüne tevekkülün ince izleri sinmiş bir adam, hiçbir şekilde yıkılmadığını ifade edercesine zarif bir tebessümle basamakları tırmanıyordu.
Savunacaktı...

Savunması gereken ne varsa hepsini... Üstüne yürünen her şeyi... Ezilen her insanı... Horlananları.

71 yaşından sonra insan, kendi "dünya'sını soyunmazdı. O savunma bir gelecek savunmasıydı. Dünyadan sonra gelecek olana yönelik bir savunmaydı.
"Her adımı bir keffaret olmalı geçmişte hata olarak görülenlere..." diye düşündü. Sabah güneş doğarken, o hâlâ dua ikliminde yaşıyordu.

Herşey bitecekti bu dünyada... Tarihe düşülen notlar kalacaktı... Onlar gidecekti ebediyet alemine... Her yapılanın yazıldığı bir tarih kütüğü vardı, o taşınacaktı en yüce mahkemeye... Yargı adamlarının da yargılandığı bir mahkeme daha kurulacaktı... önemli olan oraya taşınacak zabıttı... Onun için savunan adam adına hiçbir şeye üzülmek doğru olmazdı. Dünyevî üzüntü ve sevinçler hep geçici idi... Önemli olan, dünyada "ebedîyyen kalıcı olan"ın sırrını yakalamaktı. Savunan adam. belki en kalıcı eylemini, orada dururken gerçekleştirmiş olmaktaydı.


YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner208

banner148

banner150

banner153