Toplantı sonrası kamerelar karşısına geçen Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, soruları yanıtladı.

1 Mayıs'ta Taksim'de gösteri yapılmasına izin verilip verilmeyeceği sorusunu yanıtlayan Arınç, "Toplulukların, büyük toplulukların orada sabahtan akşama gösteri yapmasına kesinlikle izin verilmeyecek, ne olursa olsun emniyet kuvvetleri duruma müdahale edecektir" dedi. 

Arınç'a ayrıca bir gazetede yer alan "1 Mayıs'ta bazı polislerin emirlere karşı gelerek göstericilere müdahalde bulunmayacağı" iddiası soruldu.

"Bu iddiayı duymak bile tüylerimi diken diken ediyor" diyen Arınç, "Bu konuda duyumu olan ortaya koyabilsin ki biz de gereğini yapabilelim" ifadesini kullandı.

Arınç'ın açıklamalarından satır başları:

"Bu Mehmet Ali Şahin'in kendi düşünceleridir. Bakanlar Kurulu gündemimizde seçim sistemi değişikliğine yönelik bir görüşme olmadı. Baraj üzerine konuşanlar 3 seçeneğimiz üzerinde görüş bildirmedi.

Şu anda teşkilatımızda bu seçim sistemlerinden ikisi üzerinde bir çalışma yapılıyor. Çeşitli simulasyonlar üzerinde çalışılıyor. Hangisi daha idealdir bunun çalışması yapılıyor. Bugünkü seçim sistemi değişecekse, bunun mutlaka Haziran ayına kadar kanunlaşması gerekiyor.

1 Mayıs meselesi de gündeme gelmedi. Sendikalar gösteri yapmak istiyor sözü eksik. Sadece DİSK ve ona bağlı sendikalar bir tartışma ortamı çıksın diye bir çabanın içerisinde. Bu konuda kanunlar geçerlidir.

Taksim'in bu gösteriler için ayrılan bir alan olmadığı çok açıktır. Bir defa Taksim'de yayalaştırma projesi gerçekleştirilmiştir ve gösteri alanı değildir. Hükümetimiz 1 Mayıs'ı bayram olarak kabul eden ilk hükümettir.

Taksim, bir gösteri alanı değildir. Toplulukların, büyük toplulukların orada sabahtan akşama gösteri yapmasına kesinlikle izin verilmeyecek, ne olursa olsun emniyet kuvvetleri duruma müdahale edecektir. Yasa dışı bir eylem olduğu için bunu tertipleyenler, kanuni bir soruşturmaya maruz kalacaklardır.

1 Mayıs gösterileri sırasında bir kısım polisin emirlere uymayarak göstericilere müdahale etmeyeceği söyleniyor. Bir gazetede yer alan bu iddiayı duymak bile tüylerimi diken diken ediyor. Böyle bir şeye kesinlikle izin vermeyiz. Amirlerinin emirlerine uymayacak polislere kesinlikle tahammül edemeyiz. Bu konuda duyumu olan ortaya koyabilsin ki biz de gereğini yapabilelim.

Daraltılmış bölge veya dar bölge olacaksa anayasa ile olacaktır. 83-87 ve 91 seçimlerinde de birden fazla seçim bölgesi vardı ve daha yüksek barajlar vardı. Bunlar terk edildi. Bir siyasi parti yüzde 10'luk genel barajı aştığı zaman milletvekili çıkarabiliyor.

Dicle Üniversitesi Rektörü ikinci döneminde çalışıyor, iyi bir bilim kadını. Çok mazbut ve dindar bir insan. 30 Eylül demokratikleşme paketinden sonra kamuda da başörtüyle görevini yapmak isteyenleri serbest bıraktık. Pek çok bayan arkadaşlarımız da başlarını örterek kamu hizmetlerine devam ediyorlar.

Her şeyin bir ilki vardır, başörtüsü takmasını takdir ettim. Bu hanımefendi dindar bir hanımefendi. Bir milletvekili arkadaşımız, başörtüsünden sonra yolsuzluk iddialarını dile getirdi. Bunun için bir bayan rektörün başını örtmesini beklemesi doğru değildir, niçin bugünü beklemiştir. Sırf bu yolsuzluk iddialarından kurtulmak için başını örttü deniyorsa, bu çirkin bir şeydir.

YÖK'e bunlar bildirilmeden şimdi günü geldi denmesini samimiyetsizlik duyuyorum. Yolsuzluk iddiası varsa ve gerçekse niçin soruşturma başlatılmamıştır. Bu arkadaşımız ayrıca hanımefendiyi paralel yapının elamanı olmakla suçluyor. Bir rektörü bu açıdan suçlamak vicdani değildir. Ben rektörü bu iddialar karşısındaki vakur duruşundan dolayı kutluyorum."