banner171

AYM’nin kararı FETÖ ile irtibatlı

Star, 26 Şubat Yüksek Yargı Darbesi’nin perde arkasına ulaştı. Hukuk skandalına itiraz edip, “Daha yargılama bile başlamadı. Kendimizi mahkeme yerine koyamayız. Erteleyelim” diyen üyeye, AYM Başkanı Arslan “Bugün bitirmeliyiz” diye sert çıkmış.

AYM’nin kararı FETÖ ile irtibatlı
 Askeri ve siyasi casusluk ile terör örgütü propagandası yapmakla suçlanan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün hak ihlali başvurusu hakkında skandal bir karar veren Anayasa Mahkemesi’nde bu konu görüşülürken yaşananlara Star ulaştı.
BUGÜN BİTMELİ

AYM’de bu konuyu görüşürken üyeler arasında çok sert tartışmalar yaşandı.Dündar ile Gül’ün avukatlarının yaptığı başvuruyu esastan görüşemeyeceğine yönelik itirazda bulunan bir üye, “Biz bu dosyayı bu şekilde ele alamayız. Çünkü daha yargılama başlamadı. Kendimizi mahkeme yerine koyarak karar veremeyiz. Yargılama devam ediyor henüz iddianame bile okunmadı” itirazında bulundu.  Ret oyu veren diğer iki üyenin de benzer şekilde itirazda bulunup “yargılama devam ediyor erteleyelim” demesi üzerine AYM Başkanı Zühtü Arslan devreye girdi. Arslan, “Bu işi bugün bitirmeliyiz. Bugün karar vermeliyiz” diyerek oylamaya geçilmesini istedi.Skandal kararın ardından kaos lobisi de harekete geçti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı “Beştepe”ye hapsetmek ve “başkanlık” yolunu kapatmak için çalışan kaos lobisi,  bu karar üzerinden propagandaya başladı.

AYM’nin kararını Star’a değerlendiren hukukçu Hüsnü Tuna, çok şaibeli bir karar veren AYM’nin mevcut delillerin basın özgürlüğü içine girip girmediğine ilişkin bir değerlendirme yapamayacağını vurguladı. Çünkü MİT tırları ihanetiyle ilgili yayının FETÖ ile ilgili bir tarafı olduğunu dile getiren Tuna, “(Bu örgütsel bir yayın değil, basın özgürlüğü çerçevesinde değerlendirmesi gereken bir haberdir) dediği zaman yargılamanın örgüt iddiasının tüm delilleri ortadan kaldırılmış oluyor. Burada yapılması gereken şey usulün ihlal edilip edilmediğidir. Yargılama ve tutuklama sürecinde, gözetim altına alma sürecinde bir ihlal var mı yok mu onlara bakılması gerekirdi” diye konuştu. “AYM ilk etapta bir de düşünce ifade özgürlüğü ile ilgili değerlendirme yapamaz çünkü ortaya henüz bir karar çıkmış değil” ifadesiyle AYM’nin yanlış bir yola girdiğini ifade eden Tuna, “Yargılama devam ediyor. Yargılama bittikten sonra verilecek kararda belki ‘ifade ve basın özgürlüğünü ihlal etti veya etmedi’ diyebilir” dedi.  AYM’nin açıklama yapılmadan bir hafta önceden söz konusu kararı verdiği iddialarını da  değerlendiren Tuna, “Bu kararın açıklanmadan önce dışarıya sızmış olması çok vahim. Birilerinin açıklanmamış bir kararı biliyor olması çok vahim. Örgütün AYM içindeki kanallarıyla kararı takip ediyorlar. Heyetin içinde böyle bir karar verildiğini biliyorlar. Bu doğrudan AYM içindeki karar mekanizmasıyla irtibatlı olduklarını gösteren bir alamet bu” ifadesini kullandı.

UYANIK OLALIM

MİT tırları FETÖ’nün çok önem verdiği bir hadise olduğunu kaydeden Tuna, sözlerini şöyle tamamladı: “İstanbul’da açılan davalardan birinin ana ekseni de MİT tırları davasıdır. Bu bir uluslararası casusluk davası, bunu her halükarda sulandırmak, temellerini sarsmak delillerini tartışılır hale getirmek için çaba sarf ediliyor. AYM’de böyle bir imkan elde ettiler ve bunu kesinlikle kullanırlar, kullanmaya başladılar. Buna karşı millet devlet ve sağduyu insanlar uyanık olmalı. MİT tırları sadece siyasal iktidarın değil, milletin meselesidir. AYM iç ve dış şebekeye ısrarlı bir şekilde vurgu yapmalı. Delileri bozma ve tartışılır hale getirilme fiillerine karşı kamuoyunun bilgilendirilmeli...”



MESAJ MEKTUPLA VERiLDi

Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün başdanışmanı Ahmet Sever’in kararın açıklanmasından üç gün önce Can Dündar’a mektup göndererek “Seni içeri koyanlar kaybedecek” demesinin AYM içindeki karar mekanizmasından bağımsız olamayacağını belirten Tuna, şöyle konuştu: “İçerinden karın ne şekilde olacağını takip ediyorlar. Kararın ne olacağı örgüt tarafından biliniyor. Bununla ilgili de karar öncesi mesajlar veriliyor. AYM’nin çok adil bir karar verdiği kanaatinde değilim. Örgütsel ilişkilerin etkili olduğu kanaatindeyim. AYM’nin AK Parti’nin belli bir döneminde Fetullah Gülen ile irtibatlı kişilerin en azından örgüte bağlı kişilerin atandığını biliyoruz. Dolayısıyla bunların içerideki organizasyonu bu...”

İŞARET SEVER’DEN

Yazdığı kitapla FETÖ’ye yakınlığını ifşa eden 11. Cumhurbaşkanı Gül’ün eski başdanışmanı Ahmet Sever, AYM’nin ‘kamikaze dalışı’ndan 5 gün önce işareti veren kişi oldu. Sever, Can Dündar ve Erdem Gül’e gönderdiği mektupta, “Sana bunu yaşatanlar yenilecekler” dedi. AYM üyelerinin kararı bir hafta önce aldıkları ortaya çıkınca bu mektup daha anlaşılır oldu.

CEM KÜÇÜK UYARMIŞTI

Star Yazarı Cem Küçük de, Sever’in mektubunun ‘işaret olabileceğine’ dikkat çekmişti. Küçük, 24 Şubat’taki yazısında, “Acaba Ahmet Sever AYM’nin vereceği kararı çoktan biliyor mu? AYM raportörünün Dündar’la ilgili ‘ihlal’ yönünde kararı var. Bu kadar net ifadeler kullanan Sever’in kulağına belki de bir şeyler fısıldandı. Çok şüpheli bir durum” uyarısına yer vermişti.

BU İLK STANDAL DEĞİL

Geçmişte FETÖ’nün eleman yetiştirme merkezi olduğu gerekçesiyle kapatılan Polis Akademisi başkanlığını bir süre yapan Zühtü Arslan başkanlığındaki AYM daha önce de skandal kararlara imza atmıştı. AYM, FETÖ ile mücadele kapsamında kapatılmasına karar verilen dershaneler ve terör propagandası yapan  sosyal medya hesapları hakkında çok tartışılan kararlar vermişti.

REŞAT PETEK: YAPILAN ANAYASA'YA AYKIRI

AK Parti’nin hukukçu milletvekili Reşat Petek, AYM kararında sanıkların ifade ve basın özgürlüğü haklarının ihlal edildiğine de dikkat çekti. Halbuki sanıklar hakkında siyasi casusluk suçlamasıyla açılmış bir dava olduğunu hatırlatan Petek, sanıklara isnat edilen eylemlerin suç teşkil edip etmediği, yargılama sonunda ancak kesinleşeceğini söyledi. “Yargılama süresi beklenmeden AYM’nin bu konuda ‘hak ihlali olduğuna’ dair karar vermesi, bireysel başvuru kapsamında değerlendirilmemesi gerekir” diyen Petek, şöyle konuştu: “Zira bu konuda kanun yolu tüketilmemiştir. Ne mahkeme karar vermiştir ne de temyiz incelemesi yapılmıştır. Sanıklara yüklenen siyasi casusluk suçu konusunda yargı yolu tüketilmeden, kesin hüküm ortaya çıkmadan Anayasa Mahkemesi’nin değerlendirme yapması hem Anayasa’nın 148 hem de Anayasa Mahkemesi’nin kuruluş yasasına aykırıdır. Bu konuda Yargıtay’ın da zaman zaman Anayasa’nın görev alanını genişleterek Yargıtay’ın sahasına girdiği eleştirileri dikkate alındığında Anayasa Mahkemesi kararının ifade ve basın özgürlüğü noktasındaki değerlendirmesine hukuken katılmak mümkün değildir. Ancak tutuklulukla ilgili incelemesi Anayasa ve yasaya uygundur.”

HUKUK İÇİN TEHLİKE

AYM’nin bireysel başvuru hakkını yanlış kullandığını ifade eden Yeniyüzyıl Üniversitesi Anayasa Hukukçusu Prof. Servet Armağan: AYM bunu Yargıtay’mış, temyiz mahkemesiymiş gibi ele alıyor. İlk derece mahkemesi de tutuklamaya karar verdiği konuları yine değerlendirmesi gereken kendisinin olmasını unutarak AYM’nin verdiği karara uyuyor; itiraz etmiyor. AYM, iki gazetecinin kararını kişi güvenliği, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü gerekçesi var. Kişi güvenliğini Anayasa 19’uncu madde ele alıyor. Yakalama tutuklamaya ilişkin bu uzun maddede tutuklamanın olup olmayacağı anlatılıyor. Dava mahkemesi tutuklamayı oluşturan gerekçeleri görmüş. İstanbul 14. Ağır Ceza’nın tutuklama kararına AYM müdahale edemez. Zaten salıverilmeleri kararlarını 14. Ağır Ceza kabul etmemişti. Burada AYM’nin kendini Yargıtay yerine koyması yanlış. Kamuoyu oluşturan istediği kararı AYM’den aldırdığı gibi bir durum var. Bu çok tehlikeli bir durum hukuk için”  ifadelerini kullandı.

Güncelleme Tarihi: 28 Şubat 2016, 23:14
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner208

banner148

banner150

banner153