Başbakan Erdoğan Türkmenistan ziyareti öncesi havalimanında yaptığı açıklamalardan satır başları şöyle;

Bu ziyaret ile ekonomizde Türkmenistan ile bir ivme kazanacağını düşünüyorum. Bu ziyaretimizde mevcut sorunları ele alarak ilişkilerimizi nasıl güçlendireceğimizi konuşacağız.

Mısır'da Ramazan'ın başından itibaren süre gelen çok ciddi bir katliamın farklı bir yönüne şahit olduk. Burada demokrasi süreci içerisinde kendi oylarının akıbetini öğrenme çabası içinde olan Mısır halkına çok açık bir katliam yaptıklarını dünya televizyonlarından izledik.

Bizim medya mensuplarımızda dahil olmak üzere bazı medya grupları Müslüman Kardeşlerin silah kullandığını yazmıştır. Tabi bu tahlisizliktir. Tanklarla toplarla halkını öldüren bu yönetime sahip çıkma arzusu içinde olanlar var.

Biz en başından beri buna darbe dedik ama Batı buna hiçbir zaman darbe diyemedi ve hep yumuşatmaya çalıştı.

Şimdi bu darbeciler 1 ay itibariyle OHAL ilan edildi. Tabi bunlar işleri çözer mi?, ben çözeceğine asla inanmıyorum. Çünkü şahadete inanmış bu insanlar er yada geç demokratik haklarını kazanacağına inanıyorum. Batı demokrasi testinden geçmek istiyorsa buna inanmak zorundadır.

Eğer Batılı liderler demokratik adımlar atmak zorundadır, atmazlarsa dünyada demokrasi artık sorgulanır hale gelecek.

Benim kendi ülkemde bile muhalefet buradan nasıl nemalanırız bunun hesabını yapıyor. Mısır üzerinden oy devşirmeye çalışıyorlar. Yahu gelin burada ortak ne yapabilir onu konuşalım.

Biz inandığımız doğruları her zaman söyleyeceğiz. İnandığımız doğruları söylemedikçe ayakta kalamayız. Çünkü inandığı ve doğru olan şey karşısında susan dilsiz şeytandır.

Mısır'a bir sene tahammül edemediler. Sadece Türkiye ve Katar yanında oldu. Dünya Mısır'a uyguladığı ambargolar ile resmen kalk bakalım ayağa kalkabiliyormusun dedi. Öte taraftan Filistin'de seçimi kazanan Hamas'a yönetimi vermediler.

İslam dünyası üzerinde her zaman tuzaklar çalıştırılıyor. Bu tuzaklar bizim içinde geçerli. Güçlü Türkiye'yi bu cografyada istemiyorlar.

Darbeyi gerçekleştirenler milli iradeyi katletmekle tatmin olmamış, milleti de katletmeye başlamıştır.

Bütün tahriklere ve kışkırtmalara rağmen Mısır'da halk şiddete başvurmamıştır. Onlar ölüm anlarında bile zafer işareti yapmış ve şehadet parmağını göstermiştir.

Bizi Arapların iç işlerine karışan Batı dünyasına karşılık ben buradan söylüyorum, madem öyle Suriye konusunda neden bizden yardım istediniz. Orası bir Arap ülkesi değil mi?. Mısır'da bizim Akdeniz de bizim komşumuz, o yüzden söyleyecek sözümüz var.

Dünyanın bir yerinde insanlar katledilirken bunu duymadım, görmedim demek bu cinayete ortak olmak demektir. Susan tepkisiz kalan herkesin ellerine, yüzlerine o masum çocukların kanı bulaşmıştır. Susmak onaylamaktır. Hatta susmak fiili teşvik etmek hatta ortak olmaktır. Batı, Suriye'de sustunuz, Filistin'de sustunuz ve bugün Mısır'da da susuyorsunuz. peki bu aşamadan sonra nasıl demokrasiden bahsedeceksiniz ve insanları nasıl inandıracaksınız.

Buradan uluslararası medyaya sesleniyorum, Türkiye'de polisin kullandığı biber gazını saartlerce ekranlarına taşıyan medyanın daha kaç masum insanın ölmesini bekliyor Mısır'ı ekranlarına taşıması için...

Mısır'sa sadece insanlar ölmüyor...İnsanlık ölüyor, değerler ölüyor... Mısır'ın kudretli görünenleri o toprakların Firavuna dahi kalmadığını çok iyi biliyorlar. Er yada geç bir Musa çıkar ve zulmün hesabını sorar.

Ben buradan BM'yi acilen toplanmaya çağırıyorum.  Mursi ve gözaltına alınanlar derhal serbest bırakılmalıdır. 

Ben buradan Mısır halkını yürekten selamlıyorum. Mısır halkı bilsin ki, Türkiye'nin duaları onlarla birliktedir.

Konuyla alakalı, ABD, Rusya, İngiltere ve Fransa ve Almanya ile tek tek görüştüm.

Kaçırılan pilotlarla ilgili gelişmeler takip ediliyor.

CHP'deki fişlenme iddiaları ile ilgili... Biz böyle bir yola asla bu zamana kadar başvurmadık ama kendimin fişlendiğini biliyorum. O yüzden bu şeylere tamamen karşıyız.

Cemaat'in yayınladığı 11 maddelik bildiri ile ilgili... Böyle şeylerin gazeteler vasıtası ile yayınlanmasını doğru bulmuyorum.