banner171

Hakan Fidan'ın serüvenini yazdı

Türkiye Gazetesi Yazarı Yıldıray Oğur, Hakan Fidan'ın görev süresi boyunca yer aldığı kırılma noktalarını ve serüvenini bugünkü köşesine taşıdı.

Hakan Fidan'ın serüvenini yazdı
 Türkiye Gazetesi Yazarı Yıldıray Oğur, bugünkü köşesinde Hakan Fidan'ın görev süresi boyunca yaşanan kırılma noktaları ve serüveni üzerinden Türkiye’nin istihbarat savaşlarıyla geçen son beş yılını anlattı.
Yazısına "27 Mayıs 2010-7 Şubat 2015. Eski MİT Müsteşarları listesinde Hakan Fidan’ın yanında yazacak görev süresi aralığı. Hikâyenin tamamını bilmeyenler için bile Hakan Fidan ve son 5 yıl hakkında çok şey söylüyor bu iki tarih; 27 Mayıs ve 7 Şubat…" diyerek başlayan Oğur, Fidan'ın görev süresi boyunca sırasıyla İrancı, Fethullahçı, KCK destekçisi, İran ajanı ve El Kaide/IŞİD destekçisi olmakla suçlandığını belirtti.

"BATIYLA FARKLI YERDE DURAN ADAM..."

Oğur, Fidan'ın adının, Erdoğan'ın 29 Ocak 2009'daki “one minute” çıkışı sonrası ilk defa ortaya çıktığını, önemli kırılma noktasının ise Batı’nın İsrail adına İran’la nükleer görüşmelerinde Türkiye’nin Brezilya’yla birlikte aldığı tavır olduğunu yazdı. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nda Türkiye’yi Fidan'ın temsil ettiğini ve bu sebeple isminin Wikileaks belgelerinde yer aldığını belirten Oğur, o belgelerde Fidan için "İran nükleer pazarlığında Batı’yla farklı yerde duran bir danışman" diye bahsedildiğini belirtti

İşte yazının ilgili bölümü:

ABD: "FİDAN'IN DOSTUMUZ OLDUĞUNU DÜŞÜNMEYİN"

2008-2010 yılları arası ABD’nin Ankara’daki büyükelçisi olan James Jeffrey, 2013’de Wall Street Journal’a Fidan’ı anlatırken şöyle demişti: "Hakan Fidan işleri bitirebilen bir isim olduğu için onunla çalışmamız gerekiyor ama ABD'nin kayıtsız şartsız dostu olduğunu düşünmemeliyiz; çünkü öyle değil."

"İSRAİL FİDAN'I İRAN AJANLIĞI İLE SUÇLADI"

10 Nisan 2010’da Hakan Fidan, ABD’deki İran Nükleer görüşmelerinde Türkiye’nin Şerpa’sı olarak katıldı. Fidan’ın o nükleer görüşmelerde de Batı’yı ve İsrail’i epey kızdırdığı anlaşılıyor. Sonrasını tarihlerle hatırlayalım; 27 Mayıs 2010’da Hakan Fidan MİT Müsteşarı oldu. 31 Mayıs 2010’da İsrail Mavi Marmara’ya saldırdı. 9 sivil hayatını kaybetti. Aynı gün PKK İskenderun Deniz Üs Komutanlığı'na bağlı İkmal Birliği'ne saldırdı, 6 asker hayatını kaybetti. 7 Haziran 2010’da Haaretz’de Mossad kaynaklı Hakan Fidan’ın Türkiye’yle paylaşılan istihbaratları İran’a verebileceği iddiası çıktı. 9 Haziran’da Türkiye Brezilya BM’de İran’a yaptırım oylamasında hayır oyu kullandı. 1 Ağustos 2010’da İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, Hakan Fidan’ın İran’a bilgi sızdıracağı açıklamasını yaptı...Peki, İsrail Hakan Fidan’ı İrancı diye suçlarken üç yıl sonra Fidan’a “İran ajanı” diyecek cemaat ne yapmıştı?

"ZAMAN GAZETESİ İSRAİL'İ KAYNAK GÖSTERDİ"

Barak’ın Hakan Fidan açıklaması sonrası 3 Ağustos 2010 tarihli Zaman’dan bir haber başlığı: “Tel Aviv, Fidan'ı hedef gösterdi." Haberde görüşleri alınan en dikkat çekici isim Sedat Laçiner. Şöyle demiş: “Fidan'ın MİT'e kendi damgasını vurması biraz zaman alacak. İsrail, şu andaki Türkiye hükümetinin değişmesini istiyor. Bunu yapmanın bir yolu da, Türkiye hükümetini ya da onların kurumlarını Hamas gibi örgütlerle ilintili göstermek ya da istihbarat servisinin başkanının İran ile özel bir yakınlığı varmış gibi sunmak."

"CEMAAT YAYINLARI HAKAN FİDAN'IN İRANCILIĞI HAKKINDA BİR TEK YAZIYA YER VERMEMİŞTİ"

Hakan Fidan’ın İrancı olduğuna o sıralar inanmayan bir tek o da değil. Bu satırlar da İsrail’i çok iyi bilen Zaman yazarı Kerim Balcı’nın 9 Ağustos 2010 tarihli köşesinden: “… herhalde MOSSAD'ın edindiği istihbarata dayanarak İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, yeni MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı 'İran yanlısı' olmakla suçluyor. Çuvallama üstüne çuvallama... MİT müsteşarını İran yanlılığı ile itham etmek, onu oraya getireni, bugüne kadar gelmiş olduğu bütün makamları onaylayan herkesi itham etmektir.” Gazetenin dış politika yazarı Abdülhamit Bilici’nin “İsrail'in MİT rahatsızlığının derin nedenleri?” başlıklı yazısı da aynı paralelde. Cemaatin daha derin seslerine bakalım biraz da. Rauf Atilla Polat onlardan biri. Bu adla ya da rumuzla cemaate yakın istihbarat sitelerinde daha sonra Fidan’ı İrancı ilan edecek bol istihbaratlı, ilginç yazılar yazacak olan Polat, 10 haziran 2010’da şöyle yazmış: “MİT'in başına Müslüman-Türk yani 'milli' bir müsteşarın gelmesi ise Ergenekon-CIA-MOSSAD üçlemesini çıldırtmış durumda.” Şöyle özetleyelim. 7 Şubat 2012’ye kadar Hakan Fidan’ın İrancılığı hakkında cemaat yayınlarında, cemaat yakın sitelerde, gazetelerde yazarlarda en ufak bir ima dahi yok.

"CEMAATTEKİ HAKAN FİDAN SEVGİSİ NE ZAMAN BİTTİ?"

Sadece arşivleri tarayınca bile net bir şekilde görmek mümkün. Önce Öcalan’ın avukatlarına yönelik KCK operasyonunun hemen ardından Kasım 2011 gibi “KCK içinde MİT’çiler” haberleri başlıyor. Esas kırılma ise 28 ve 29 Aralık 2011’ de MİT’in Başbakanlık ofislerinde böcek bulunmasından sonrasına denk geliyor. Önce böceğin bulunduğu 28 Aralık 2011’in gecesi yaşanan Uludere Katliamı’nın ardından yanlış istihbaratın MİT’ten geldiği haberleri başlıyor. 11 Ocak 2012’de Suriyeli muhalif komutanı Esad’a veren MİT’çiye operasyon düzenleniyor, cemaat medyası habere geniş yer veriyor. 13 Ocak 2012’de polis, bu kez KCK operasyonunda Diyarbakır BDP binasında Oslo ses kayıtlarının ve protokollerin bulunduğu iddia edilen operasyon yapılıyor. KCK içinde MİT’çilerin olduğu haberleri artıyor. Ve 7 Şubat 2012’de Hakan Fidan KCK’dan sanık olarak ifadeye çağrılıyor…

"VE CEMAAT İLK DEFA FİDAN'IN İRANCI OLDUĞUNU İDDİA EDİYOR"

Hakan Fidan hakkında cemaat çevrelerinde İran imalı ilk yorumun çıkışı da bundan hemen sonraya rastlıyor. 11 Şubat 2012 günü Aktif Haber sitesindeki yazıyı yazan kişi Yusuf Gezgin. Ya da Hanefi Avcı’nın kitabına göre cemaatin Emniyet imamı Kozanlı Ömer.

“Batı Payandalı İslam Cumhuriyeti / MİT, KCK ve Müsteşar” başlıklı yazının ilk bölümünde Şii yayılmacılığının ve İran kaynaklı tehdit ve tehlikelerinden bahsediliyor, sonra da MİT Müsteşarı Fidan’dan: 'Yanılmıyorsak, MİT müsteşarı Hakan Fidan? genç, başarılı, gelecek vadeden bir bürokrat. Çok genç yaşta ve hızlı irtifa kazanmasının dışında pek bir olumsuzluğunu bilmiyoruz. (Belki savcılar biliyordur?) Hükümet böyle bir kişiyi karanlık ve karışık bir geçmişe sahip MİT'?in başına getirerek bu kurumu biraz düzene koymak istedi. Hakan Fidan MİT denilen kurumun karanlık iş ve ilişkilerinden beri olabilir ancak...' diye devam eden yazıda 7 Şubat için hükümetin Hakan Fidan’ı korumasına sitem var." Bu tarihten sonra kibarca başlayan eleştiriler, daha sertleşmeye başlayacaktır.

"HAKAN FİDAN VE TÜRKİYE'NİN İSTİHBARAT SAVAŞI"

Hakan Fidan’ı cemaat için esas tehlikeli yapan çözüm sürecindeki rolü değildi çünkü. Fidan’ı, cemaat için esas tehlikeli yapan Başbakan Erdoğan’ın güvendiği alternatif bir istihbarat ve bilgi kaynağına dönüşmesiydi.." diyen Oğur, Fidan'ın bu beş yıllık görevi boyunca içeride de sürekli Cemaat’le, dışarıda ise sürekli İsrail ve Mossad’la 10 cephede savaştığını, Suriye meselesi ama en çok Mısır yüzünden Suudi İstihbaratı şefi Bender bin Sultan’la, İsrail’le çok yakın BAE istihbaratı şefi Muhammed Dahlan’la, Suriye ve Kürt meselesi yüzünden İran istihbaratıyla, cemaatin üyesi olduğunu iddia ettiği Kudüs ordusunun Komutanı Kasım Süleymani’yle, Kürt meselesi, Suriye üzerinden Alman istihbaratı BND’yle ve sözlerini yerine getirmeyen kötü bir müttefik olarak CIA’yla uğraştı, karşı karşıya geldiğini yazdı. 

Güncelleme Tarihi: 09 Şubat 2015, 00:15
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner208

banner148

banner150

banner153